Sonraki Ayet  
99. Sûre Zilzâl/1

 إِذَا زُلْزِلَتِ الْأَرْضُ زِلْزَالَهَا

  İzâ zulziletil ardu zilzâlehâ.

Kelime Karşılaştırma
izâ zulzileti : sarsıldığı zaman
el ardu : arz, yeryüzü
zilzâle-hâ : onun şiddetli sarsıntısı
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (1-3) Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,

 Abdulbaki Gölpınarlı = Yeryüzü, şiddetli bir depremle sarsılınca.

 Abdullah Parlıyan = Yeryüzü şiddetli bir depremle sarsılınca

 Adem Uğur = Yerküre kendine has sarsıntısıyla sallandığı,

 Ahmed Hulusi = Arz (beden), şiddetli bir sarsıntı ile sarsıldığında;

 Ahmet Tekin = Yer şiddetli bir depremle sarsıldığı zaman, haberlerini anlatır.

 Ahmet Varol = Yer şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı zaman,

 Ali Bulaç = Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı,

 Ali Fikri Yavuz = Arz, şiddetli sarsıntısı ile sarsıldığı;

 Ali Ünal = Yer, kendisi için takdir edilen o müthiş sarsıntıyla sarsıldığı zaman,

 Bayraktar Bayraklı = (1-3) Yerküre o korkunç sarsıntı ile sarsıldığı; yer, ağırlıklarını çıkardığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman! [790][791]

 Bekir Sadak = (1-3) Yer dehsetle sarsildikca sarsildigi, yeryuzu agirliklarini disariya cikardigi ve insanin: «Buna ne oluyor?» dedigi zaman;

 Celal Yıldırım = Yerküre o müthiş deprem ile sarsıldığı,

 Cemal Külünkoğlu = Yeryüzü, şiddetli sarsıntı ile sarsıldığı,

 Diyanet İşleri (eski) = (1-3) Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı, yeryüzü ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insanın: 'Buna ne oluyor?' dediği zaman;

 Diyanet Vakfi = (1-5) Yerküre kendine has sarsıntısıyla sallandığı, toprak ağırlıklarını dışarı çıkardığı ve insan «Ne oluyor buna!» dediği vakit, işte o gün (yer) Rabbinin ona bildirmesiyle bütün haberlerini anlatır.

 Edip Yüksel = Yerin korkunç bir depremle sarsıldığı,

 Elmalılı Hamdi Yazır = Arz o sarsıntısiyle sarsıldığı

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yer o sarsıntıyla sarsıldığında,

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,

 Gültekin Onan = Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı,

 Harun Yıldırım = Yeryüzü, olabildiğince sarsıldığında,

 Hasan Basri Çantay = Yer, kendisine âid şiddetli bir sarsıntı ile zelzeleye uğratıldığı zaman,

 Hayrat Neşriyat = (1-3) Yer, (o şiddetli) zilzâl’iyle (sarsıntısıyla) sarsıldığı; yeryüzü, ağırlıklarını(dışarıya) çıkardığı ve insan: 'Buna ne oluyor?' dediği zaman!

 İbni Kesir = Yer, sarsıldıkça sarsıldığı zaman;

 Kadri Çelik = Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı.

 Muhammed Esed = Yer, o (son) müthiş sarsıntı ile sarsıldığında,

 Mustafa İslamoğlu = Yeryüzü (aniden) korkunç bir depremle sarsıldığı zaman,

 Ömer Nasuhi Bilmen = Vaktâ ki, yer kendisine ait şiddetli bir zelzele ile sarsılır.

 Ömer Öngüt = Yer müthiş bir sarsıntı ile sarsıldığı zaman!

 Şaban Piriş = Yer, tam bir sarsıntı ile sarsıldığı zaman.

 Sadık Türkmen = Yeryüzü, o sarsıntıyla sarsıldığında,

 Seyyid Kutub = Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı,

 Suat Yıldırım = Yer o müthiş depremiyle sarsıldığı zaman...

 Süleyman Ateş = Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,

 Tefhim-ul Kuran = Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı,

 Ümit Şimşek = Yer o müthiş sarsıntısıyla sarsıldığında,

 Yaşar Nuri Öztürk = Yerküre, o sarsıntıyla sarsıldığı zaman,

 İskender Ali Mihr = Arz, o şiddetli sarsıntısı ile sarsıldığı zaman.

 İlyas Yorulmaz = Yer sarsıldıkça sarsıldığı zaman.