وَقُلْنَا مِن بَعْدِهِ لِبَنِي إِسْرَائِيلَ اسْكُنُواْ الأَرْضَ فَإِذَا جَاء وَعْدُ الآخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفِيفًا
Ve kulnâ min ba’dihî li benî isrâîleskunûl arda fe izâ câe va’dul âhırati ci’nâ bikum lefîfâ(lefîfen).
| ve kulnâ | : ve dedik, söyledik |
| min ba’di-hî | : ondan sonra |
| li benî isrâîle | : İsrailoğullarına |
| uskunû el arda | : yeryüzünde (orada) yerleşin, iskân olun |
| fe | : o zaman, böylece |
| izâ câe | : geldiğinde, geldiği zaman, hasıl olduğu zaman |
| va’dul âhıreti | : ahiret vaadi, ahiret zamanı |
| ci’nâ bi | : getireceğiz, derleyip toplayacağız |
| kum | : sizi |
| lefîfen | : beraber, birarada (biraraya) |
Diyanet İşleri = Bunun ardından İsrailoğullarına şöyle dedik: “Bu topraklarda oturun, ahiret va’di (kıyamet) gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve bundan sonra İsrailoğullarına dedik ki: Yeryüzünde oturun, eğleşin, âhiret hakkındaki vaadimizin yerine gelme zamânı çatınca hepinizi derleyip tapımıza getirirler.
Abdullah Parlıyan = Ve bundan sonra İsrailoğullarına dedik ki: Yeryüzünde rahatça oturun ve yaşayın, ahiret hakkındaki vaadimizin yerine gelme zamanı çatınca, hepinizi derleyip huzurumuza getiririz.
Adem Uğur = Arkasından da İsrailoğullarına: "O topraklarda oturun! Ahiret vâdi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz" dedik.
Ahmed Hulusi = Ondan sonra İsrailoğullarına dedik ki: "O arzda mesken edinin. . . Gelecek hayatın vâdesi geldiğinde de, topunuzu hep bir arada toplayacağız. "
Ahmet Tekin = Arkasından da İsrâiloğulları’na:'O topraklarda siz oturun. Âhiret ve kıyametle ilgili vaat gerçekleştiği zaman hepinizi, mü’mini, kâfiri toplayıp bir araya getireceğiz.' dedik.
Ahmet Varol = Onun ardından İsrailoğullarına dedik ki: 'Bu yerde siz oturun. Ahiret vaadi geldiğinde hepinizi biraraya getiririz.'
Ali Bulaç = Ve onun ardından İsrailoğullarına söyledik: "O toprak (yurt)ta oturun, ahiret va'di geldiğinde hepinizi derleyip toplayacağız."
Ali Fikri Yavuz = Arkasından İsraîloğullarına şöyle dedik: Firavun’un sizi çıkarmak istediği arazide siz oturun. Sonra ahiret vaadi (kıyamet) geldiği zaman, onları da sizi de bir araya getireceğiz (Sonra aranızda hüküm vererek iyi ve kötü olanlarınızı ayıracağız).
Ali Ünal = Bu hadiseden sonra da İsrail Oğulları hakkında şöyle hükmettik: Şimdi, size gösterilen yerde yerleşin. Ne zaman ki hakkınızdaki iki vadeden ikincisinin vakti gelir, o zaman sizi (değişik milletler içinden) grup grup toplar ve hakkınızdaki hükmümüzü veririz.
Bayraktar Bayraklı = Bundan sonra İsrâiloğulları'na, “Bu yerde siz oturunuz! Âhiret vaadi gerçekleşince, hepinizi karmakarışık bir topluluk olarak getiririz” dedik.
Bekir Sadak = Sonra Israilogullarina: «Bu memlekette siz oturun, kiyamet koptugunda hepinizi bir araya getiririz.» dedik.
Celal Yıldırım = Bu olaydan sonra israil oğulları'na, «siz artık bu (söz verilen) toprakta oturun. Âhiret va'di (günü) gelince sizi (onlarla) derleyip biraraya getiririz» dedik.
Cemal Külünkoğlu = Arkasından İsrailoğullarına şöyle dedik: “Bu topraklarda oturun, ahiret günü gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz.”
Diyanet İşleri (eski) = Sonra İsrailoğullarına: 'Bu memlekette siz oturun, kıyamet koptuğunda hepinizi bir araya getiririz.' dedik.
Diyanet Vakfi = Arkasından da İsrailoğullarına: «O topraklarda oturun! Ahiret vâdi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz» dedik.
Edip Yüksel = Ondan sonra İsrail oğullarına, 'Bu ülkede yerleşin. Verilen son söz geldiğinde sizi bir araya toplayacağız,' dedik.
Elmalılı Hamdi Yazır = Arkasından da Benî İsraîle dedik ki: haydin Arzda sâkin olun, sonra Âhıret va'di geldiği vakıt hepinizi dürüp bükerek getireceğiz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = (103-104) Derken Firavun onları o yerden belinletmek (sürüp çıkarmak) istedi, Biz de hem kendisini, hem de beraberindekilerin tümünü birden boğuverdik; arkasından da İsrailoğullarına dedik ki: «Haydi, yeryüzünde yerleşin; sonra ahiret va'di geldiği vakit hepinizi dürüp bükerek (bir araya) getireceğiz.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Arkasından İsrailoğullarına şöyle dedik: «Firavun»un sizi çıkarmak istediği arazide siz oturun! Sonra ahiret vaadi (kıyamet) geldiği vakit, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz.»
Gültekin Onan = Ve onun ardından İsrailoğullarına söyledik: "O toprak (yurt)ta oturun, ahiret vaadi geldiğinde hepinizi derleyip toplayacağız."
Harun Yıldırım = Arkasından da İsrailoğullarına: "O topraklarda oturun! Ahiret vâdi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz" dedik.
Hasan Basri Çantay = Arkasından da İsrâîl oğullarına (şöyle) dedik: (Haydin), o yerde siz oturun. Sonra âhiret va'di geldiği vakit onları da, sizi de bir araya getireceğiz».
Hayrat Neşriyat = Ve onun ardından İsrâiloğullarına şöyle buyurduk: '(Fir'avun’un sizi çıkarmak istediği) bu yerde oturun; artık âhiret va'di (kıyâmet) geldiği zaman, hepinizi (sizi ve onları toplayıp) bir araya getireceğiz.'
İbni Kesir = Onun ardından İsrailoğullarına dedik ki: Haydin, o memlekette siz oturun. Ahiret vaadi geldiği zaman; onları da sizi de bir araya getiririz.
Kadri Çelik = Ve onun ardından İsrail oğullarına dedik ki: “O yerde (Filistin'de) oturun, ahiret vaadi geldiğinde hepinizi bir araya getiririz.”
Muhammed Esed = Ve sonra İsrailoğulları'na: "Şimdi artık yeryüzünde güvenlik içinde yerleşin" dedik, "fakat, (unutmayın ki,) Son Gün'e ilişkin söz gerçekleştiği zaman, karışık bir bütün(ün parçaları) olarak hepinizi bir araya getireceğiz!"
Mustafa İslamoğlu = Derken onların ardından İsrailoğullarına "(Artık) yurd(unuz)a güvenlik içinde yerleşin!" dedik; "fakat ahirete ilişkin vaad gerçekleştiği zaman, sizi parçası olduğunuz (insanlıkla) bir araya getireceğimizi de (olup-bitmiş) bir iş gibi kesin bilin)!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve ondan sonra İsrailoğullarına dedi ki: «O yerde oturun, sonra ahiret vaadi gelince sizleri dürülüp toplanılmış bir halde (Mahşere) getireceğiz.»
Ömer Öngüt = Ardından da İsrâiloğullarına: “O topraklarda oturun! Ahiret vaadi geldiği zaman (mümin-kâfir) hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz. ” dedik.
Şaban Piriş = İsrailoğullarına: -Ülkede oturun, ahiret vaadi geldiği zaman hepinizi bir araya getireceğiz. dedik.
Sadık Türkmen = Onun ardından İsrailoğulları’na dedik ki: “O yurtta/yeryüzünde yerleşin. Ahiret günü geldiği zaman/vadimiz gerçekleştiğinde, hepinizi bir arada/derleyip toplayacağız”.
Seyyid Kutub = Onun ardından İsrailoğulları'na «Bu ülkede oturunuz. Ahiret günü gelince sizleri hep birlikte mahşerde biraraya getiririz» dedik.
Suat Yıldırım = Bu olaydan sonra İsrailoğullarına da dedik ki: "Haydin, yerleşin size gösterilen yere!Ne zaman ki âhiret vâdesi gelir, işte o vakit hepinizi bir araya toplar, hakkınızda gereken hükmü veririz!"
Süleyman Ateş = Onun ardından İsrâil oğullarına: "O ülkede oturun, âhiret zamanı gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz," dedik.
Tefhim-ul Kuran = Ve onun ardından İsrailoğullarına söyledik: «O toprak (yurt) ta oturun, ahiret va'di geldiğinde hepinizi derleyip toplayacağız.»
Ümit Şimşek = Ondan sonra da İsrailoğullarına 'Ülkeye yerleşin,' buyurduk. 'Âhiretin vadesi geldiğinde, hepinizi derleyip huzurumuza getiririz.'
Yaşar Nuri Öztürk = Bunun ardından, İsrailoğullarına şöyle dedik: "Şu toprakta oturun. Âhiret vaadi/ikinci vaat gelince, sizi toplayıp bir araya getireceğiz."
İskender Ali Mihr = Ondan sonra benî İsraile, “Arzda (orada) iskân olun (yerleşin)!” dedik. Ahiretin vadesi (vaadi) gelince sizi biraraya getireceğiz.
İlyas Yorulmaz = Sonra İsrail oğullarına “Bu topraklar üzerine yerleşin. Bizim size vaat ettiğimiz son vaadimizin vakti gelince, sizi bir araya getireceğiz” demiştik.