Önceki Ayet Sonraki Ayet  
23. Sûre Mü’minûn/104

 تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ النَّارُ وَهُمْ فِيهَا كَالِحُونَ

  Telfehu vucûhehumun nâru ve hum fîhâ kâlihûn(kâlihûne).

Kelime Karşılaştırma
telfehu : (ateş yüzünü) yalar, çarpar
vucûhe-hum : onların yüzleri
en nâru : ateş
ve hum : ve onlar
fî-hâ : onun içinde, orada
kâlihûne : (ızdıraptan) yüzleri ekşimiş asık olanlardır
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada sırıtır kalırlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Yüzlerini yalar ateş ve onlar, orada somurtup kalırlar.

 Abdullah Parlıyan = Ateş onların yüzlerini yalayarak yakar da, ateşin içinde yüz etleri sıyrılmış olarak sırıtan dişleriyle kalıverirler.

 Adem Uğur = Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.

 Ahmed Hulusi = Onların vechlerini o ateş yalar. . . Onların suratları orada azapla gerilip dişleri öne fırlar!

 Ahmet Tekin = Ateş yüzlerini yalar. Orada suratları çirkin, dudakları acıdan çarpılmış bir halde bulunurlar.

 Ahmet Varol = Ateş yüzlerini yalar ve orada dişleri sırıtıp kalır.

 Ali Bulaç = Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler.

 Ali Fikri Yavuz = Ateş yüzlerine çarpar. O halde ki, orada dişleri sırıtır durur.

 Ali Ünal = Orada Ateş yüzlerini yalar da, derileri dökülen dudaklarının altından dişleri açıkta kalıverir.

 Bayraktar Bayraklı = Ateş onların yüzlerini yakar, dişleri sırıtıp kalır.

 Bekir Sadak = Ates onlarin yuzlerini yalar, disleri siritip kalir.

 Celal Yıldırım = Ateş yüzlerini yakar da dudakları kasılarak dişleri sırıtıp kalır.

 Cemal Külünkoğlu = Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar, bu yüzden, dudakları kasılır ve dişleri sırıtır.

 Diyanet İşleri (eski) = Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.

 Diyanet Vakfi = Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.

 Edip Yüksel = Onlar orada perişan durumda iken, ateş de yüzlerini yalayacaktır.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ateş yüzlerini yalar, o halde ki içinde dişleri sırıtır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Orada dişleri sırıtırken ateş yüzlerini yalar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Orada dişleri sırıtır halde iken ateş yüzlerini yalar.

 Gültekin Onan = Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler.

 Harun Yıldırım = Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.

 Hasan Basri Çantay = (Cehennemin) ateş (i) yüzlerine vurub yakacak, orada onlar, dişleri sırıtıb, kalacakdır.

 Hayrat Neşriyat = Ateş onların yüzlerini yalar ve onlar orada (dudakları ateşten büzülerek) dişleri sırıtmış bir hâldedirler.

 İbni Kesir = Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.

 Kadri Çelik = Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak) dişleri sırıtıp duranlardır.

 Muhammed Esed = ateş onların yüzlerini kavuracak ve dudakları acıdan çarpılmış olarak orada kalakalacaklar.

 Mustafa İslamoğlu = Ateş onların suratlarını kavuracak; sırıtan dişleriyle öylece kalakalacaklar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Onların yüzlerini ateş şiddetle yakar ve onlar orada dudakları açılarak dişleri sırıtıp duran kimselerdir.

 Ömer Öngüt = Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.

 Şaban Piriş = Ateş onların yüzlerini yalayacak ve dişleri sırıtıp kalacaktır.

 Sadık Türkmen = Ateş yüzlerini yalayıp geçer; onlar orada dişleri açıkta (yanmış yüzle) sırıtanlardır!

 Seyyid Kutub = Orada ateş yüzlerini yalar, bu yüzden dudakları kasılacağı için dişleri sırıtır.

 Suat Yıldırım = Orada yüzlerini alevler yalar da, ateş dudaklarını yaktığında, dişleri açıkta kalıverir.

 Süleyman Ateş = (Orada onların) yüzlerini ateş yalar. Öyle ki (ateşin) içinde (dehşetten dudakları gerilir de) dişleri açıkta kalır.

 Tefhim-ul Kuran = Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler.

 Ümit Şimşek = Ateş yüzlerini kavurur da onlar orada sırıtmış kalırlar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Ateş, yüzlerini yalar. Ve onlar da içinde sırıtıp kalacaklar.

 İskender Ali Mihr = Onların (ızdıraptan) ekşimiş olan yüzlerini ateş yalar.

 İlyas Yorulmaz = Ateş onların yüzlerini kavuracak ve yüzleri hep acı içinde buruşuk kalacaktır.