Önceki Ayet Sonraki Ayet  
21. Sûre Enbiyâ/110

 إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ مِنَ الْقَوْلِ وَيَعْلَمُ مَا تَكْتُمُونَ

  İnnehu ya’lemul cehre minel kavli ve ya’lemu mâ tektumûn(tektumûne).

Kelime Karşılaştırma
inne-hu : muhakkak o
ya’lemu : bilir
el cehre : cehrolan, açıkça söylenen
min el kavli : söz(ler)den
ve ya’lemu : ve o bilir
: şey
tektumûne : ketmediyorsunuz, saklıyorsunuz, gizliyorsunuz
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Şüphesiz, Allah sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki o, açık konuşulan sözü de bilir, gizlediğiniz sözü de.

 Abdullah Parlıyan = Doğrusu O Allah, açık konuşulan sözü de bilir, gizlediğiniz sözü de.

 Adem Uğur = Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir.

 Ahmed Hulusi = "Muhakkak ki O, düşüncelerinizden açığa vurduğunuzu da gizlemekte olduğunuzu da bilir. "

 Ahmet Tekin = 'Allah açığa vurduğunuz sözlerinizi ve fiillerinizi bilir, gizlediklerinizi de bilir.'

 Ahmet Varol = Şüphesiz O, sözün açıktan söylenenini de bilir, gizlediklerinizi de bilir.

 Ali Bulaç = "Şüphesiz O, sözün açıkta söylenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir."

 Ali Fikri Yavuz = Şüphe yok ki Allah, söylenen sözden açığa vurulanı da bilir, gizliliklerinizi de bilir.

 Ali Ünal = “Şüphesiz ki Allah, sözün açıktan söylenenini (İslâm ve davetim aleyhinde açıktan söylediklerinizi) bildiği gibi, içinizde tuttuklarınızı, gizlediğiniz niyetlerinizi, (kurmaya niyetlendiğiniz tuzaklarınızı) da bilir.

 Bayraktar Bayraklı = Şüphesiz O, sözün açığını da bilir; gizlediklerinizi de bilir.

 Bekir Sadak = «Dogrusu O, aciga vurulan sozu de bilir, gizlediklerinizi de bilir.»

 Celal Yıldırım = Şüphesiz ki O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.

 Cemal Külünkoğlu = “Şüphesiz O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediklerinizi de bilir.”

 Diyanet İşleri (eski) = 'Doğrusu O, açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.'

 Diyanet Vakfi = Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir.

 Edip Yüksel = 'O, açıklanan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Şübhe yok ki o, söylenenden, açığa vurulanı da bilir gizlediğinizi de bilir

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Şüphesiz ki O, söylenenin açığa vurulanını da bilir gizlediğinizi de bilir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Şüphesiz Allah açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.

 Gültekin Onan = "Şüphesiz O, sözün açıkta söylenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir."

 Harun Yıldırım = Şüphesiz Allah sözün açığını da bilir, gizli tuttuklarınızı da bilir.

 Hasan Basri Çantay = «Hiç şübhesiz ki sözün açığını da O biliyor, gizlemekde olduğunuzu da O biliyor».

 Hayrat Neşriyat = 'Muhakkak ki O, sözün açık olanını da bilir, gizlemekte olduğunuz şeyleri de bilir.'

 İbni Kesir = Doğrusu O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediklerinizi de bilir.

 Kadri Çelik = “Doğrusu O, açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.”

 Muhammed Esed = "Doğrusu O, sözün açığa vurulanını da bilir, örtüp gizlediklerinizi de bilir.

 Mustafa İslamoğlu = Fakat (Allah) açıktan söyleneni nasıl bilirse, gizlediklerinizi de öylece bilir.

 Ömer Nasuhi Bilmen = «Şüphe yok ki, sözden açığa vurulanı da, gizlediklerinizi de bilir.»

 Ömer Öngüt = Şüphesiz ki O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediklerinizi de bilir.

 Şaban Piriş = Şüphesiz Allah, açığa vurulan sözü de gizlediğiniz sözü de bilir.

 Sadık Türkmen = Şüphesiz o, açığa vurduğunuz sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.

 Seyyid Kutub = Hiç kuşkusuz Allah, açıkça söylediğiniz sözleri bildiği gibi içinizde sakladığınız duyguları da bilir.

 Suat Yıldırım = Şüphesiz ki Allah sözün açık olanını da, gizli olanını da bilir. Hem sizin gizlediğiniz, şeyleri de bilir.

 Süleyman Ateş = "Şüphesiz O, sözün açığını da bilir, gizlediklerinizi de bilir."

 Tefhim-ul Kuran = «Şüphesiz O, sözün açıkta söylenenenini de bilmekte, saklamakta olduklarınızı da bilmektedir.»

 Ümit Şimşek = Açığa vurulan sözü de O bilir, sizin sakladıklarınızı da.

 Yaşar Nuri Öztürk = Kuşkusuz O, sözün açığa vurulanını da bilir; saklamakta olduklarınızı da bilir.

 İskender Ali Mihr = Muhakkak ki O, sözün cehrî olanını (açıkça söylenenini) ve ketmettiklerinizi (gizlediklerinizi) bilir.

 İlyas Yorulmaz = “O Allah, sizin açıktan söylediklerinizi de bilir, içinizde sakladıklarınızı da bilir. ”