Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/15

 وَقَالُوا إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ

  Ve kâlû in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun).

Kelime Karşılaştırma
ve kâlû : ve dediler
in hâzâ illâ : bu sadece
sihrun : bir büyü, sihir
mubînun : apaçık
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (Dediler ki:) “Bu bir büyüden başka bir şey değildir.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve derler ki: Bu, ancak apaçık bir büyüden başka bir şey değil.

 Abdullah Parlıyan = Ve derler ki: “Bu açık bir sihirden başkası değildir.

 Adem Uğur = Bu ancak açık bir büyüdür, derler.

 Ahmed Hulusi = "Bu apaçık bir büyüleyici etkidir" dediler.

 Ahmet Tekin = Bir de:'Bunlar, kesinkes aklı etki altına alan apaçık büyüleyici sözler' dediler.

 Ahmet Varol = 'Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir' derler.

 Ali Bulaç = "Bu, açıkca bir büyüden başkası değildir" dediler.

 Ali Fikri Yavuz = Ve: “-Bu, ancak apaçık bir sihirdir.” dediler.

 Ali Ünal = Ve, “Başka değil, bu apaçık bir büyü!” derler.

 Bayraktar Bayraklı = Onlar şöyle derler: “Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir.”

 Bekir Sadak = (15-17) «Bu apacik bir sihirdir; oldugumuz, toprak ve kemik oldugumuz zaman, onceki babalarimiz yahut biz mi dirilecegiz?» derler.

 Celal Yıldırım = Ve derler ki, bu açık bir sihirden başkası değildir.

 Cemal Külünkoğlu = (14-15) Bir mucize görseler onunla alay ederler. Ve “Bu apaçık büyüdür” derler.

 Diyanet İşleri (eski) = (15-17) 'Bu apaçık bir sihirdir; öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman, önceki babalarımız yahut biz mi dirileceğiz?' derler.

 Diyanet Vakfi = Bu ancak açık bir büyüdür, derler.

 Edip Yüksel = Derler, 'Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ve, bu, diyorlar başka bir şey değil, apaçık bir sihir

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve diyorlar ki: «Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve diyorlar ki: «Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir.»

 Gültekin Onan = "Bu, açıkca bir büyüden başkası değildir" dediler.

 Harun Yıldırım = Bu ancak açık bir büyüdür, derler.

 Hasan Basri Çantay = (Nitekim) «Bu, dediler, apaçık bir sihirden başkası değildir».

 Hayrat Neşriyat = Bir de dediler ki: 'Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir.'

 İbni Kesir = Ve derler ki: Bu, ancak apaçık bir büyüdür.

 Kadri Çelik = “Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir” diyorlar.

 Muhammed Esed = ve "Bu, bir (beşerin) büyülü sözlerinden başka bir şey değildir!" derler,

 Mustafa İslamoğlu = ve derler ki: "Açıkca bu, büyü(leyici söz)den başka bir şey değil:

 Ömer Nasuhi Bilmen = (15-17) Ve dediler ki: «Bu, bir apaçık büyüden başka bir şey değildir. Ya bizler öldüğümüz ve bir toprak ve kemikler olduğumuz vakit mi, bizler mi muhakkak yeniden diriltilmiş olacağız? Yoksa bizim evvelki babalarımız da mı (öyle) diriltilecekler?

 Ömer Öngüt = Ve derler ki: "Bu apaçık bir büyüdür. "

 Şaban Piriş = -Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değil! diyorlar.

 Sadık Türkmen = Şöyle dediler: “Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir.

 Seyyid Kutub = «Bu apaçık büyüdür» derler.

 Suat Yıldırım = (14-17) Gerçeği gösteren bir delil veya bir mûcize görseler, başkalarını da onunla alay etmeye çağırır ve "Bu, derler, besbelli bir sihir! Demek biz öldükten, hem de çürümüş kemik ve toz toprak haline geldikten sonra, biz mi dirilecek mişiz! Gelmiş geçmiş babalarımız ve dedelerimiz de mi dirilecekler!"

 Süleyman Ateş = "Bu apaçık bir büyüden başka bir şey değildir." diyorlar.

 Tefhim-ul Kuran = «Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir» dediler.

 Ümit Şimşek = Diyorlar ki: 'Bu düpedüz büyüdür.

 Yaşar Nuri Öztürk = Şöyle dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir."

 İskender Ali Mihr = Ve: "Bu sadece apaçık bir sihirdir." dediler (derler).

 İlyas Yorulmaz = Bu yalnızca açık bir aldatmaca (sihir) diyorlar.