Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/175

 وَأَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ

  Ve ebsirhum fe sevfe yubsirûn(yubsirûne).

Kelime Karşılaştırma
ve ebsir-hum : ve onlara bak, gözle
fe : bundan sonra, artık
sevfe : yakında
yubsirûne : görecekler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Gözetle onları, yakında onlar da görecekler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Hele bir bak, bir gözle onları, onlar da sonuçları neymiş, yakında görecekler.

 Abdullah Parlıyan = Onlara inecek azabı gözetle, onlar da yakında görmediklerini görecekler.

 Adem Uğur = Onların halini gör, onlar da görecekler.

 Ahmed Hulusi = Onları seyret. . . Yakında görecekler!

 Ahmet Tekin = Onların, inkâr edenlerin âkıbetlerinin nasıl olacağına, dünyada uğrayacakları felâketlere iyi bak. Yakında kendileri de görecekler. Akılları başlarına gelecek.

 Ahmet Varol = (Başlarına geleceği) gözetle. Nitekim onlar da yakında göreceklerdir.

 Ali Bulaç = Ve onları seyret; (azabı) yakında göreceklerdir.

 Ali Fikri Yavuz = Gözetle onları, yakında (kendilerine ne yapılacağını) görecekler.

 Ali Ünal = Bak (uyarman karşısında nasıl da ayak diriyorlar), sonunda görecekler (başlarına geleceği).

 Bayraktar Bayraklı = Onların halini gözetle; onlar da gözetleyeceklerdir.

 Bekir Sadak = Onlara inecek azabi gozetle, onlar da goreceklerdir.

 Celal Yıldırım = Onların sonunun ne olacağını gör, onlar da göreceklerdir.

 Cemal Külünkoğlu = (174-175) O hâlde, bir süreye kadar onlardan uzak dur! Onları gözetle! Yakında (başlarına neler geleceğini) göreceklerdir.

 Diyanet İşleri (eski) = Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.

 Diyanet Vakfi = Onların halini gör, onlar da görecekler.

 Edip Yüksel = Onları seyret; onlar da görecekler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Gör onları: yakında görecekler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Gör onları(n akibeti ne olacak! Onlar da) yakında göreceklerdir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlara (inecek azabı) gözetle! Yakında onlar da göreceklerdir.

 Gültekin Onan = Ve onları seyret; (azabı) yakında göreceklerdir.

 Harun Yıldırım = Onların halini gör, onlar da görecekler.

 Hasan Basri Çantay = Gözetle onları. Kendileri de (başlarına geleceği) yakında göreceklerdir.

 Hayrat Neşriyat = Ve onları(n başlarına gelecek olanı) gör; nihâyet ileride (onlar da) görecekler!

 İbni Kesir = Gözetleyiver onları, ilerde göreceklerdir.

 Kadri Çelik = Gözetleyiver onları, ilerde göreceklerdir.

 Muhammed Esed = ve onları(n kim olduklarını) gör; onlar (da) zaman içinde (şimdi görmediklerini) göreceklerdir.

 Mustafa İslamoğlu = ve sen onları(n zavallı halini) gör, zamanı gelince onlar da (kendi perişan hallerini) görecekler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (174-176) Artık sen, onlardan (O muhaliflerden) bir zamana kadar yüz çevir. Ve onlara bak! Elbette ki, yakında göreceklerdir. Ya Bizim azabımızı mı alelacele istiyorlar?

 Ömer Öngüt = Onlara (inecek azabı) gözetle, onlar da görecekler.

 Şaban Piriş = Onları gözle, onlar da gözleyecekler.

 Sadık Türkmen = Onları gözetle! Yakında görecekler!

 Seyyid Kutub = Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir.

 Suat Yıldırım = Onları gözetle! Zaten kendileri de başlarına geleceği yakında göreceklerdir.

 Süleyman Ateş = Onları gözetle. Yakında (başlarına neler geleceğini) göreceklerdir.

 Tefhim-ul Kuran = Ve onları seyret; onlar da (azabı) yakında göreceklerdir.

 Ümit Şimşek = Ve onları gözetleyedur. Onlar da yakında görecekler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Gözün, üstlerinde olsun; yakında görecekler.

 İskender Ali Mihr = Ve onları gözle! Yakında onlar da görecekler.

 İlyas Yorulmaz = Onları gözetle. Çünkü onlarda seni gözetleyecekler.