Önceki Ayet Sonraki Ayet  
34. Sûre Sebe’/18

 وَجَعَلْنَا بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ الْقُرَى الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا قُرًى ظَاهِرَةً وَقَدَّرْنَا فِيهَا السَّيْرَ سِيرُوا فِيهَا لَيَالِيَ وَأَيَّامًا آمِنِينَ

  Ve cealnâ beynehum ve beynel kurâlletî bâraknâ fîhâ kuran zâhiraten ve kaddernâ fîhâs seyr(seyre), sîrû fîhâ leyâliye ve eyyâmen âminîn(âminîne).

Kelime Karşılaştırma
ve cealnâ : ve kıldık, yaptık
beyne-hum : onların arasında
ve beyne : ve arasında
el kurelletî : beldeler, ülkeler
bâreknâ : bereketlendirdik
fî-hâ : orada
kuren : belde, şehir
zâhireten : yardım eden, sırt sırta, ardarda
ve kaddernâ : ve takdir ettik
fî-hâ : orada
es seyre : seyir, gezme, yürüme, dolaşma
sîrû : yürüyün, dolaşın
fî-hâ : orada
leyâliye : geceler, geceleyin
ve eyyâmen : ve günler, gündüzler
âminîne : emin olarak, korkusuz olarak
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Sebe’ halkı ile bereketlendirdiğimiz kentler arasına (her biri diğerinden) görülen kentler oluşturduk. Oralarda gidiş gelişi belirledik (seyahati kolaylaştırdık) ve onlara da şöyle dedik: “Oralarda gece gündüz güvenlik içinde dolaşın.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Onların şehirleriyle kutladığımız şehirler arasında, âdeta birbirine bitişik nice şehirler halketmiştik ve o şehirlere gidip gelmeyi kolay bir hâle getirmiştik; demiştik ki: Geceleri, gündüzleri emniyet içinde gezin, dolaşın oralarda.

 Abdullah Parlıyan = Biz o toplumun çöküşünden önce, bereketli kıldığımız şehirlerden olan, Mekke ve Kudüs ile onlar arasına, birbirlerinin görüş mesafesinde bulunan birçok kasaba yerleştirdik ve onlar için seyahatleri kolaylaştırdık ve adeta: “Bu topraklarda hem geceleri, hem de gündüzleri güven içinde seyahat edin” dedik.

 Adem Uğur = Onların yurdu ile, içlerini bereketlendirdiğimiz memleketler arasında, kolayca görünen nice kasabalar var ettik ve bunlar arasında yürümeyi konaklara ayırdık. Oralarda geceleri, gündüzleri korkusuzca gezin dolaşın, dedik.

 Ahmed Hulusi = Onlar (Sebe'liler) ile içlerinde bereketler halk ettiğimiz şehirler arasında görünen mesafelerde beldeler oluşturduk. . . Onların arasında seyahati düzenledik. . . "Oralarda gece ve gündüz, güvenli olarak seyredin" (dedik).

 Ahmet Tekin = Onların yurdu ile o bereketlendirdiğimiz memleketler arasında, kolayca görünen, birbirine yakın nice kasabalar kurdurduk. Bunlar arasında yolculuğu konaklara ayırdık, planı biz yaptık. 'Oralarda, geceleri, gündüzleri korkusuzca dolaşın' dedik.

 Ahmet Varol = Onlarla içini bereketli kıldığımız beldeler arasında (karşıdan karşıya) görünen kasabalar var ettik ve oralarda yürümeyi takdir ettik. 'Oralarda geceleri ve gündüzleri güven içinde dolaşın!'

 Ali Bulaç = Kendileriyle, içlerinde bereketler kıldığımız memleketler arasında (biri diğerinden) görünebilen şehirler var ettik ve orada yürüme (imkanlarını) takdir ettik: "Oralarda geceleri ve gündüzleri güvenlik içinde gezip dolaşın" (dedik).

 Ali Fikri Yavuz = Biz Sebe’ halkı ile, kendilerine bereket verdiğimiz (Şam ve Ürdün gibi) memleketler arasında arka arakaya şehirler meydana getirmiştik. Oralarda yolculuk için (muayyen yer ve zamanlarda) gidiş geliş takdir eylemiştik. (Kendilerine de şöyle demiştik: “-Geceler ve gündüzler boyu (her istediğiniz zaman) oralarda emniyet içinde yürüyün.”

 Ali Ünal = Onların memleketleriyle bereketlerle donattığımız (Filistin ve Şam) diyarı arasında âdeta sırt sırta vermiş ve biri diğerinden görülebilen beldeler var etmiş ve bunlar arasında düzenli ve sistemli ulaşım imkânları sağlamıştık. “Gece–gündüz tam bir rahat ve emniyet içinde yolculuklarınızı yapın!”

 Bayraktar Bayraklı = Onların yurdu ile mübarek kıldığımız şehirler arasında, birbirinden görünen beldeler yerleştirdik. Aralarında gidip gelmeyi kolaylaştırdık. “Güven içerisinde oralarda gece ve gündüz gidip geliniz” dedik.

 Bekir Sadak = Onlarla, kutlu kildigimiz sehirler arasinda, karsidan karsiya gorunen kasabalar var etmis, oralari gezilecek belirli konak yerleri yapmistik, «Oralarda geceleri ve gunduzleri guven icinde gezin» demistik.

 Celal Yıldırım = Onların yurtlarıyla, feyizlendirip mübarek kıldığımız kasabalar arasında biri diğerinden görülebilen yakın kasaba ve köyler meydana getirdik ; bunlar arasında gezip dolaşma imkânlarını takdîr ettik, «geceleri ve gündüzleri güven içinde gezip dolaşın !» (dedik).

 Cemal Külünkoğlu = Kendileriyle, içlerinde bereketler kıldığımız memleketler arasında (biri diğerinden) görünebilen kasabalar var ettik ve orada yürüme (imkânlarını) takdir ettik. “Bu (topraklarda) hem geceleri hem de gündüzleri güven içinde gezin (dolaşın)!” (dedik).

 Diyanet İşleri (eski) = Onlarla, kutlu kıldığımız şehirler arasında, karşıdan karşıya görünen kasabalar var etmiş, oraları gezilecek belirli konak yerleri yapmıştık, 'Oralarda geceleri ve gündüzleri güven içinde gezin' demiştik.

 Diyanet Vakfi = Onların yurdu ile, içlerini bereketlendirdiğimiz memleketler arasında, kolayca görünen nice kasabalar var ettik ve bunlar arasında yürümeyi konaklara ayırdık. Oralarda geceleri, gündüzleri korkusuzca gezin dolaşın, dedik.

 Edip Yüksel = Onlarla bereketli kıldığımız bölgeler arasına vahalar yerleştirdik ve orayı yolculuğa elverişli yaptık: 'Geceleri ve gündüzleri güvenlik içinde orada dolaşın.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Biz onlarla o feyz-u bereket verdiğimiz memleketler arasında sırt sırta karyeler meydana getirmiştik ve onlarda muntazam seyr-ü sefer takdir eylemiştik, gezin oralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyyet içinde demiştik

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz, onlarla o bereket verdiğimiz memleketler arasında sırt sırta şehirler meydana getirmiş ve onlara da düzenli gidiş geliş imkanı sağlamış «Gezin oralarda, geceleri ve gündüzleri güvenlik içinde!» demiştik.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz onlarla o bereket verdiğimiz memleketler arasında, sırt sırta şehirler meydana getirmiştik. Ve onlar da muntazam gidiş geliş düzenledik. (Onlara): Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gezip yürüyün (dedik).

 Gültekin Onan = Kendileriyle, içlerinde bereketler kıldığımız memleketler arasında (biri diğerinden) görünebilen şehirler var ettik ve orada yürüme (imkanlarını) takdir ettik: "Oralarda geceleri ve gündüzleri güvenlik (aminiyn) içinde gezip dolaşın" (dedik).

 Harun Yıldırım = Onların yurdu ile, içlerini bereketlendirdiğimiz memleketler arasında, kolayca görünen nice kasabalar var ettik ve bunlar arasında yürümeyi konaklara ayırdık. Oralarda geceleri, gündüzleri korkusuzca gezin dolaşın, dedik.

 Hasan Basri Çantay = Onlar (ın yurdu) ile (feyz ve) bereket verdiğimiz memleketler arasında sırt sırta nice kasabalar yapmışdık. Oralarda seyr (ve sefer etmelerini) takdîr etmiş, (kendilerine:) «Gecelerce ve gündüzlerce oralarda korkusuz gezin, dolaşın» (demişdik).

 Hayrat Neşriyat = Hem onlar(ın yurdu) ile kendilerini bereketli kıldığımız memleketler (Şam havâlisi)arasında, (birbirinden rahatça) görünen (mesâfelerde) şehirler meydana getirmiştik ve buralarda (kolayca gidip gelmek üzere) sefer etmeyi takdîr etmiştik. 'Oralarda geceleri ve gündüzleri emniyet içinde kimseler olarak seyâhat edin!' (demiştik.)

 İbni Kesir = Onlarla mübarek kıldığımız kasabalar arasında, görünebilen kasabalar var ettik. Ve orada gezilecek belirli yerler yaptık. Orada geceleri ve gündüzleri emniyet içerisinde gezin.

 Kadri Çelik = Kendileri (Sebe) ile içlerinde bereketler kıldığımız memleketler (Şam) arasında (birbirine yakın) görünebilen şehirler var ettik, içlerinde yolculuğu ölçülü (yanlarına azık almaya ihtiyaç duymayacakları şekilde) kıldık ve de “Oralarda geceleri ve gündüzleri güvenlik içinde gezip dolaşın” (dedik).

 Muhammed Esed = Biz, (o toplumun çöküşünden önce,) kutsadığımız şehirler ile onlar arasına birbirlerinin görüş mesafesinde bulunan (birçok) kasaba yerleştirdik; ve böylece (onlar için) seyahati kolaylaştırdık, (ve adeta) "Bu (topraklarda) hem geceleri hem de gündüzleri güven içinde seyahat edin!" (dedik).

 Mustafa İslamoğlu = Biz (bu helaktan önce) onlara, mübarek kıldığımız şehirlerle kendileri arasına birbirine nazır beldeler inşa ed(ecek kudret ver)dik; ve bunlar arasında düzenli ulaşımı temin ettik; (ve bu yolla) "Geceler ve gündüzler boyunca güvenli bir biçimde yolculuk yapın!" (demiş olduk).

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onların aralarında ve kendilerinde bereket vermiş olduğumuz beldeler arasında birbirine muttasıl kasabalar meydana getirmiştik ve onlara seyr-i seferi takdir eylemiştik. Geceleri ve göndüzleri emînler olarak yürüyünüz (demiştik).

 Ömer Öngüt = Onların yurtları ile, içine feyz ve bereketler verdiğimiz memleketler arasında, biri diğerinden görülebilen yakın nice şehirler meydana getirdik. Bunlar arasında gezip dolaşma imkânları takdir ettik. "Geceleri ve gündüzleri oralarda emniyet içinde gezip dolaşın. " (dedik).

 Şaban Piriş = Onlar ile bereketlendirdiğimiz şehirler arasında, seçkin şehirler yaptık ve güven içinde gündüz gece seyahat edin diye, aralarında gidip gelmeyi kolaylaştırdık.

 Sadık Türkmen = Onların yurdu ile içlerini bereketli kıldığımız kentler arasında, açıkça görülen sırt sırta vermiş kentler oluşturmuştuk. Ve aralarında gelişgidişler takdir edip belirlemiştik. “Oralarda geceleri ve gündüzleri, güven içinde gezin dolaşın!” (dedik).

 Seyyid Kutub = Onların yurtları ile kutsal kentler arasına, birinden bakınca öbürü görünebilen kısa aralıklı kentler serpiştirerek konaktan konağa mesafeleri ölçülebilir bir yolculuk yapmalarını sağladık. Onlara «Bu yol boyunca hem geceleyin hem de gündüzün güven içinde yolculuk yapın» dedik.

 Suat Yıldırım = Onların diyarlarıyla, feyz ve bereket verdiğimiz kutlu beldeler arasında sırt sırta vermiş, biri birinden görülebilen nice kasabalar var ettik ve bunlar arasında düzenli ulaşım imkânları sağladık. "Oralarda geceler ve gündüzler boyunca, güven içinde gezin dolaşın!" dedik.

 Süleyman Ateş = Onlarla, içinde bereketler yarattığımız kentler arasında, açıkça görünen kentler var ettik ve bunlar arasında yürümeyi takdir ettik: "Oralarda geceleri ve gündüzleri güven içinde yürüyün" (dedik).

 Tefhim-ul Kuran = Kendileriyle, içlerinde bereketler kıldığımız memleketler arasında (biri diğerinden) görünebilen şehirler var ettik ve orada yürüme (imkânlarını) takdir ettik: «Oralarda geceleri ve güdüzleri güvenlik içinde gezip dolaşın» (dedik).

 Ümit Şimşek = Onların yurduyla bereket verdiğimiz memleketler arasında sırt sırta vermiş beldeler var etmiş ve böylece orada kolay bir seyahat nasip etmiştik-gece gündüz orada güven içinde gezin diye.

 Yaşar Nuri Öztürk = Biz onlarla, içini bereketle doldurduğumuz kentler arasında, sırt sırta vermiş kasabalar oluşturduk; bunlar arasında gidiş gelişler belirledik. "Geceleri ve güdüzleri, güven içinde gezip dolaşın oralarda." dedik.

 İskender Ali Mihr = Ve onlarla bereketli kıldığımız ülkeler arasında, arka arkaya (birbirine yakın) beldeler kıldık. Ve orada seyir (yolculuk) yapılacak yollar taktir ettik. Orada geceleri ve gündüzleri emin olarak dolaşın (yolculuk yapın) (dedik).

 İlyas Yorulmaz = Biz helak ettiğimiz toplumla, çevresini bereketli kıldığımız şehirler arasında, görüp gezilecek yerler meydana getirdik ki, güven içinde gece ve gündüz gezip görün diye.