Önceki Ayet Sonraki Ayet  
7. Sûre A’râf/201

 إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَواْ إِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِّنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُواْ فَإِذَا هُم مُّبْصِرُونَ

  İnnellezînettekav izâ messehum tâifun mineş şeytâni tezekkerû fe izâhum mubsırûn(mubsırûne).

Kelime Karşılaştırma
innellezînettekav(inne ellezîne ittekav) : muhakkak ki takva sahibi olan kimseler
izâ messe-hum : onlara dokunduğu zaman
tâifun : gözü bürüyen bir vesvese, musîbet
min eş şeytâni : şeytandan
tezekkerû : Allah’ı tezekkür ederler
fe izâ-hum : işte o zaman onlar
mubsırûne : basar edenler, gören kimseler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Şüphe yok ki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Tanrıdan çekinenler, Şeytan'ın bir vesvesesine uğradılar mı düşünürler, bir de bakarsın ki doğru yolu görmüşler bile.

 Abdullah Parlıyan = Yollarını kitap ve Allah vasıtasıyla bulanlar var ya onlara şeytandan bir kışkırtma dokunduğunda, O'nu hatırlayıp akıllarını başlarına toplarlar da, olup biteni açık bir biçimde kavramaya başlarlar.

 Adem Uğur = Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah'ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gerçeği görürler.

 Ahmed Hulusi = Korunanlara gelince, onlara şeytandan (bedensellik kabulünde yaşayan) bir taife dokunduğunda, (hakikatlerini) tezekkür ederler. . . Basîretle değerlendirme yaparlar.

 Ahmet Tekin = Allah’a sığınanlara, emirlerine yapışanlara, günahlardan arınıp, azaptan korunanlara, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananlara, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan takva sahiplerine şeytan ve şeytanî güçler tarafından bir vesvese verildiğinde, kendilerine gelip Allah’ın emir ve yasaklarını düşünürler. Ânında gerçeği farkederler, doğruyu görürler.

 Ahmet Varol = Takva sahiplerine şeytan tarafından bir vesvese gelecek olursa (Allah'ın emir ve yasaklarını) anarlar ve hemen (hakkı) görürler.

 Ali Bulaç = (Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.

 Ali Fikri Yavuz = Allah’dan korkanlar, kendilerine Şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman, Allah’ı ve azabını düşünürler; bir de hemen bakarsın ki, onları doğru yolu bulup Şeytan’ın vesvesesini atmışlardır bile.

 Ali Ünal = Kalbleri Allah’a karşı saygıyla dopdolu olan ve O’na isyandan, dolayısıyla bu isyanın getireceği cezadan sakınanlar: eğer onlara şeytandan bir sinyal ilişecek olsa hemen kendilerini toparlar ve Allah’ı hatırlarlar; ve artık basiretleri tam yerindedir.

 Bayraktar Bayraklı = Takvâ sahipleri var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda, düşünüp hemen görürler.

 Bekir Sadak = Allah'a karsi gelmekten sakinanlar, seytan tarafindan bir vesveseye ugrayinca, Allah'i anarlar ve hemen gercegi gorurler.

 Celal Yıldırım = Doğrusu (Allah'tan korkup fenalıklardan) sakınanlara şeytandan vesvese (azıcık bir hayâl sinyali) dokunduğunda Allah'ı anarlar ve hemen (doğruyu ve gerçeği) görürler.

 Cemal Külünkoğlu = Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlara şeytandan bir vesvese dokununca, hemen düşünüp gözlerini açarlar (şeytana uymazlar).

 Diyanet İşleri (eski) = Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca, Allah'ı anarlar ve hemen gerçeği görürler.

 Diyanet Vakfi = Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir vesvese dokunduğunda (Allah'ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen gerçeği görürler.

 Edip Yüksel = Erdemlilere her ne zaman şeytandan karanlık bir öneri ulaşsa hemen hatırlarlar. Böylece hemen görürler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Her halde Allahdan korkanlar, kendilerine Şeytandan bir tayf iliştiği zaman bir tezekkür ederler, derhal basıretlerine sahib olurlar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah'tan korkanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese geldiği zaman, durup düşünürler ve derhal gerçeği görmeye başlarlar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah'tan korkanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese iliştiği zaman, durup düşünürler de derhal kendi basiretlerine sahib olurlar.

 Gültekin Onan = Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Tanrı'yı zikrederler), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.

 Harun Yıldırım = Sakınanlara şeytandan bir vesvese geldiğinde iyice düşünürler ve o takdirde hemen görürler.

 Hasan Basri Çantay = Takvaya erenler (yok mu?) onlara şeytandan her hangi bir arıza ilişdiği zaman (Allâhın emr veya nehy etdiği şeyleri) iyice düşünürler, bir de bakarsın ki onlar (hakıykatı) görüp bilmişlerdir bile.

 Hayrat Neşriyat = (Allah’dan) gerçekten sakınanlar, kendilerine şeytandan (gelen) bir vesvese dokunduğu zaman, (Allah’ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp derhâl (hakikati) gören kimselerdir.

 İbni Kesir = Muhakkak ki takvaya erenler; onlar şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca iyice düşünürler. Bir de bakarsın ki gördürücüdürler.

 Kadri Çelik = Şüphesiz takvaya erenler şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca, (Allah'ı) anarlar da hemen basiret sahibi olurlar.

 Muhammed Esed = Allaha karşı sorumluluk bilincine sahip olan kimseler, içlerinde Şeytanın esinlediği karanlık bir kuruntu uyanacak olsa (Onu anıp) akıllarını başlarına toplarlar ve hemen (olup biteni) açık bir biçimde kavramaya başlarlar,

 Mustafa İslamoğlu = Şüphesiz, sorumluluk bilincini kuşanan kimselerin içine Şeytan tarafından kurgulanan mevhum bir görüntü yansıyacak olursa, (hemen fıtrat sözleşmesini) hatırlayıverirler ve işte o an gerçeği kavrarlar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Muhakkak o kimseler ki, muttakî bulunmuşlardır. Onlar kendilerine şeytan tarafindan bir arıza iliştiği zaman güzelce düşünürler. Derhal görücü kimseler olurlar.

 Ömer Öngüt = Takvâya erenler, şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca Allah'ı zikrederler. Bir de bakarsın ki onlar gerçeği görüp bilmişlerdir bile.

 Şaban Piriş = Takvalı olanlar kendilerine şeytanların bir grubu dokunduğunda, basiret sahibi oldukları zaman gerçeği düşünürler.

 Sadık Türkmen = Allah’tan korkanlara şeytandan bir fısıltı/vesvese dokununca, iyice düşünür (Rablerini/Zikri/Kur’an ve ayetlerini) hatırlarlar. İşte o zaman gerçeği görürler!

 Seyyid Kutub = Allah'tan korkanlar şeytandan gelen bir dürtmeye bir kışkırtmaya uğradıklarında, Allah'ın uyarılarını hatırlar ve hemen gerçeği görürler.

 Suat Yıldırım = Allah’a karşı gelmekten sakınanlara şeytandan bir hayal ilişince, hemen düşünüp kendilerini toparlar, basiretlerine tam sahib olurlar.

 Süleyman Ateş = Allah'tan korkanlar, kendilerine şeytândan gelen bir vesvese dokunduğu zaman düşünür, (gerçeği) görürler.

 Tefhim-ul Kuran = (Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.

 Ümit Şimşek = Takvâ sahipleri, kendilerine şeytandan bir vesvese geldiğinde güzelce düşünürler ve gerçeği görecek hale gelirler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Korunup sakınanlar, kendilerine şeytandan bir görüntü/dürtü gelip dokunduğunda, hemen Allah'ı hatırlarlar. İşte o anda görülmesi gerekeni görürler.

 İskender Ali Mihr = Muhakkak ki; takva sahibi kimseler şeytandan onlara gözü bürüyen bir vesvese dokunduğu zaman (Allah’ı) tezekkür ederler (Allah’la tezekkür ederler). İşte o zaman onlar, basar edenlerdir (kalp gözlerinin basar hassası ile görürler).

 İlyas Yorulmaz = Muhakkak ki Allah tan sakınanlara, şeytandan bir gurup yoldan çıkarmak için onlara uğrasalar, sakınanlar düşünürler ve hemen (doğru olanı) görürler.