Önceki Ayet Sonraki Ayet  
75. Sûre Kıyâme/28

 وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَاقُ

  Ve zanne ennehul firâk(firâku).

Kelime Karşılaştırma
ve zanne : ve anladı
enne-hu : onun (kendisinin) ..... olacağını
el firâku : ayrılık
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve şüphe yok ki bu çağın, bir ayrılık çağı olduğunu anlayınca.

 Abdullah Parlıyan = Ölecek kişi kendisi de bilir ki, bu ayrılma vaktidir.

 Adem Uğur = (Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.

 Ahmed Hulusi = Bilmiştir ki, yaşanacak o malûm ayrılık!

 Ahmet Tekin = İşte o zaman, ayrılık vaktinin geldiğini sezer.

 Ahmet Varol = O (can çekişen kişi) de bunun ayrılık zamanı olduğunu anlar,

 Ali Bulaç = Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır.

 Ali Fikri Yavuz = (Ruhu köprücük kemiklerine dayanmış olan bu kimse, artık dünyadan) gerçek olarak kendisi için ayrılış olduğunu anlamıştır.

 Ali Ünal = O (can çekişen) emindir ki, artık ayrılık vaktidir;

 Bayraktar Bayraklı = (26-30) Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, “Kim tedavi edecektir?” dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.

 Bekir Sadak = Artik ayrilik vaktinin geldigini sanir.

 Celal Yıldırım = Artık ayrılma vaktini anlar.

 Cemal Külünkoğlu = (28-29) Artık (dünyaya veda etmek için sırası gelen) ayrılma vaktinin geldiğini anlar ve (ölüm heyecanıyla) bacaklar(ı) birbirine dolaşır.

 Diyanet İşleri (eski) = Artık ayrılık vaktinin geldiğini sanır.

 Diyanet Vakfi = (Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.

 Edip Yüksel = Bunun artık o ayrılık zamanı olduğunu anlar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ve sezer o dem temamelfirak

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = ve o zaman (o da bunun) tam bir ayrılış olduğunu sezmiş,

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.

 Gültekin Onan = Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır.

 Harun Yıldırım = Artık bunun ayrılış olduğunu anlayacak.

 Hasan Basri Çantay = Ve (can çekişen) hakıykî bir ayrılış olduğunu anladı (anlayacak).

 Hayrat Neşriyat = Ve (o can çekişen kimse ise,) şübhesiz bunun (artık dünyadan) ayrılış olduğunu sezer.

 İbni Kesir = Ve ayrılık vaktinin geldiğini anlar.

 Kadri Çelik = Artık ayrılık vaktinin geldiğini anlar.

 Muhammed Esed = kendisi de bilir ki bu ayrılma vaktidir,

 Mustafa İslamoğlu = Artık ayrılık vaktinin gelip çattığına aklı iyice yatmıştır;

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onun şüphesiz bir ayrılış olduğunu sanmış bulunacaktır.

 Ömer Öngüt = Ve kendisi de bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.

 Şaban Piriş = Anlar ki, bu bir ayrılış.

 Sadık Türkmen = Kendisi de anlar ki, artık ayrılık anıdır/vaktidir.

 Seyyid Kutub = Adam, ayrılma zamanının geldiğini anlar.

 Suat Yıldırım = Artık ayrılık vakti geldiğini kendisi de anlar.

 Süleyman Ateş = Ve kendisi artık bunun, ayrılık zamanı olduğunu anlar,

 Tefhim-ul Kuran = Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu kavrayıp anlamıştır.

 Ümit Şimşek = Anlar ki artık ayrılık vaktidir.

 Yaşar Nuri Öztürk = Sezinlemiştir ki odur ayrılık.

 İskender Ali Mihr = Ve o (dünyadan) ayrılacağını (öleceğini) anlamıştır.

 İlyas Yorulmaz = Kesinlikle onun ayrılık olduğunu bilir.