Önceki Ayet Sonraki Ayet  
78. Sûre Nebe’/28

 وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا

  Ve kezzebû bi âyâtinâ kizzâbâ(kizzâben).

Kelime Karşılaştırma
ve kezzebû : ve yalanladılar
bi âyâti-nâ : bizim âyetlerimizi
kizzâben : tekzip ederek
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Âyetlerimizi de alabildiğine yalanlamışlardı.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve delillerimizi boyuna yalanlarlardı.

 Abdullah Parlıyan = Bizim ayetlerimizi alabildiklerine yalan sayıyorlardı.

 Adem Uğur = Bizim âyetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı.

 Ahmed Hulusi = Varlıklarındaki işaretlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı!

 Ahmet Tekin = Olanca imkânlarıyla âyetlerimizi, Kurân’ımızı, ilkelerimizi yalanlıyorlardı.

 Ahmet Varol = Ayetlerimizi de yalanlayabildikçe yalanladılar.

 Ali Bulaç = Bizim ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı.

 Ali Fikri Yavuz = Âyetlerimizi de alabildiklerine yalanlamışlardı.

 Ali Ünal = (Kendilerine okunan) âyetlerimizi ve kâinattaki delillerimizi inatla yalanlıyorlardı.

 Bayraktar Bayraklı = (24-28) Yaptıklarına uygun bir karşılık olarak orada ne bir serinlik, ne de bir soğuk içecek bulacaklar. Ancak kaynar su ve irin içecekler. Çünkü onlar, hesap gününü hiç beklemiyorlardı. Âyetlerimizi şiddetle yalanlamışlardı.

 Bekir Sadak = Ayetlerimizi hep yalan sayip dururlardi.

 Celal Yıldırım = Âyetlerimizi yalan saydılar da saydılar.

 Cemal Külünkoğlu = Âyetlerimizi de alabildiğine yalanlamış (ve kendi kafalarına göre yaşamış)lardı.

 Diyanet İşleri (eski) = Ayetlerimizi hep yalan sayıp dururlardı.

 Diyanet Vakfi = Bizim âyetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı.

 Edip Yüksel = Ve ayetlerimizi, mucizelerimizi yalanladılar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Âyetlerimizi tekzîb ede ede kesilmişlerdi kezzab

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ayetlerimize yalan diye diye tam bir yalancı olmuşlardı.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Âyetlerimizi yalanlaya yalanlaya tam bir yalancı olmuşlardı.

 Gültekin Onan = Bizim ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı.

 Harun Yıldırım = Ayetlerimizi de yalanladıkça yalanlıyorlardı.

 Hasan Basri Çantay = bizim âyetlerimizi alabildiklerine yalan sayıyorlardı.

 Hayrat Neşriyat = Âyetlerimizi yalan saydılar da saydılar.

 İbni Kesir = Ve ayetlerimizi yalan sayıp dururlardı.

 Kadri Çelik = Bizim ayetlerimizi de yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı.

 Muhammed Esed = mesajlarımızı tek tek ve tümüyle yalanladıkları halde;

 Mustafa İslamoğlu = üstelik ayetlerimizi de açık bir dille yalanlamışlardı;

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve âyetlerimizi yalan saymakla yalan sayar olmuşlardı.

 Ömer Öngüt = Ve âyetlerimizi de tamamen yalan sayıyorlardı.

 Şaban Piriş = Ayetlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı.

 Sadık Türkmen = Ayetlerimizi yalanlayabildikleri kadar yalanlayıp durmuşlardı.

 Seyyid Kutub = Ayetlerimizi de tamamen yalanlamışlardı.

 Suat Yıldırım = İşleri güçleri ayetlerimizi yalan saymaktı.

 Süleyman Ateş = Âyetlerimizi de tamamen yalanlamışlardı.

 Tefhim-ul Kuran = Bizim ayetlerimizi de yalanlayabildikleri kadar yalanlıyorlardı.

 Ümit Şimşek = Âyetlerimizi yalanladıkça yalanlıyorlardı.

 Yaşar Nuri Öztürk = Ayetlerimizi pervasızca yalanlamışlardı.

 İskender Ali Mihr = Ve âyetlerimizi tekzip ederek yalanladılar.

 İlyas Yorulmaz = Ayetlerimizi hep yalanlıyorlardı.