Önceki Ayet Sonraki Ayet  
26. Sûre Şu’arâ/33

 وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاء لِلنَّاظِرِينَ

  Ve nezea yedehu fe izâ hiye beydâu lin nâzırîn(nâzırîne).

Kelime Karşılaştırma
ve nezea : ve çıkardı
yede-hu : elini
fe izâ : o zaman, böylece
hiye : o
beydâu : beyaz (nurlu)
li en nâzırîne : bakanlar için, seyredenler için
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Elini koynundan çıkardı, derhal bakanlara parıl parıl parlayan bembeyaz bir el göründü.

 Abdullah Parlıyan = Ve elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlar için bembeyaz ışık saçan bir lamba gibi oluvermiş.

 Adem Uğur = Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!

 Ahmed Hulusi = (Musa) elini çekip çıkardı (gömleğinden), bakanlar bembeyaz gördü!

 Ahmet Tekin = Elini koynundan çıkardı. Bir de ne görsünler! Bakanlara bembeyaz, ışıl ışıl göründü.

 Ahmet Varol = Ardından elini çıkardı. O da bakanlara bembeyaz görünüverdi.

 Ali Bulaç = Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş'.

 Ali Fikri Yavuz = Bir de elini çekti çıkardı; o da, bakanlara bembeyaz (nur saçan bir el) kesiliverdi.

 Ali Ünal = Bir de, sağ elini koynundan çıkarıverdi ki, bakanların gözlerini kamaştıracak derecede parlak mı parlak!

 Bayraktar Bayraklı = Elini de koynundan çıkardı, bir de ne görsünler; bembeyaz olmuş.

 Bekir Sadak = Elini cikardi, bakanlara bembeyaz gorundu. *

 Celal Yıldırım = Ve elini çekip çıkardı derken o durup bakanlara (pırıl pırıl ışık veren) bembeyaz (bir görünüme büründü).

 Cemal Külünkoğlu = Ve elini (koynundan) çekip çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar bembeyaz (olmuş)!

 Diyanet İşleri (eski) = Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.

 Diyanet Vakfi = Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)!

 Edip Yüksel = Elini çıkarınca bakanlara bembeyaz görünüverdi.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = bir de elini (koynundan) çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi.

 Gültekin Onan = Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş'.

 Harun Yıldırım = Elini de çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen!

 Hasan Basri Çantay = Elini de çekib çıkardı. Bir de (ne görsünler) bu, temâşâ edenler için bembeyaz (ve nuur saçan bir el) dir.

 Hayrat Neşriyat = Ve elini (koynundan) çıkardı; bir de gördüler ki o, bakanlara bembeyaz (parlayan, ışık saçan bir el)dir.

 İbni Kesir = Elini çıkardı, bir de ne görsün; bakanlara bembeyazdır.

 Kadri Çelik = Elini de çekip çıkardı, (bir de ne görsün) bakanlara bembeyaz oluverdi.

 Muhammed Esed = Sonra elini ortaya çıkardı; bakanlar ne görsünler, bembeyazdı.

 Mustafa İslamoğlu = Ve elini çıkardı, fakat o da ne, bu bakanların (gözünü kamaştıran) bir beyazlık!

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi.

 Ömer Öngüt = Bir de elini çıkardı, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi.

 Şaban Piriş = Elini çekip çıkardı o da bakanlara bembeyaz oluverdi.

 Sadık Türkmen = Elini çıkardı, bir de ne görsünler; o, bakanlar için bembeyaz bir şey!

 Seyyid Kutub = Ve elini yeninin altından çıkardı; bakanlar, onun ak bir parıltı saçtığını gördüler.

 Suat Yıldırım = Bir de elini koynundan çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar parlak mı parlak!

 Süleyman Ateş = Elini (koltuğunun altından) çıkardı; o da, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi.

 Tefhim-ul Kuran = Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş.'

 Ümit Şimşek = Elini çıkardı; o da bakanların gözlerini alan bir beyazlıktı.

 Yaşar Nuri Öztürk = Elini çıkardı, o da anında seyredenler önünde bembeyaz kesildi.

 İskender Ali Mihr = Ve elini çıkardı. İşte o zaman onu seyredenler için o, bembeyaz (nurlu) oldu.

 İlyas Yorulmaz = Elini çıkarınca, Musa nın eli bakanlara bembeyaz göründü.