Önceki Ayet Sonraki Ayet  
54. Sûre Kamer/39

 فَذُوقُوا عَذَابِي وَنُذُرِ

  Fe zûkû azâbî ve nuzur(nuzuri).

Kelime Karşılaştırma
fe : şimdi
zûkû : tadın
azâbî : azabımı
ve nuzuri : ve uyarmamı
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Artık tadın azâbımı ve korkutuşlarımı.

 Abdullah Parlıyan = Artık tadın azabımı ve uyarılarımın sonucunu.

 Adem Uğur = İşte azabımı ve uyarılarımı tadın! (denildi).

 Ahmed Hulusi = Şimdi tadın azabımı ve uyarmalarımı!

 Ahmet Tekin = 'İşte azâbımı, sorumluluk, hesap ve ceza konusundaki uyarılarımı dinlememenin cezasını tadın.' denildi.

 Ahmet Varol = İşte tadın azabımı ve uyarılarımı.

 Ali Bulaç = Şimdi azabımı ve uyarmamı tadın.

 Ali Fikri Yavuz = Tadın bakalım azabımı ve peygamberimin tehdidlerini!...

 Ali Ünal = “Haydi tadın Benim cezalandırmamı ve tehditlerimin sonucunu!”

 Bayraktar Bayraklı = İşte, azabımı ve uyarımı tadın!

 Bekir Sadak = «zabimi ve uyarmalarimi dinlememenin sonucunu tadin» dedik.

 Celal Yıldırım = (38-39) And olsun ki, bir sabah devam eden bir azâb onlara geliverdi. «Tadın azabımı ve uyarılarımı!» (dedik),

 Cemal Külünkoğlu = (Onlara:) “Haydi, azabımı ve uyarılarım(ın akıbetini) tadın (bakalım)!” (dedik).

 Diyanet İşleri (eski) = 'Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin sonucunu tadın' dedik.

 Diyanet Vakfi = İşte azabımı ve uyarılarımı tadın! (denildi).

 Edip Yüksel = Azabımı ve uyarılarımı tadın bakalım.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Şimdi tadın azabımı ve uyarmalarımı!

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Tadın bakalım azabımı ve uyarılarımı!

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Azabımı ve uyarılarımı tadın!» (dedik).

 Gültekin Onan = Şimdi azabımı ve uyarmamı tadın.

 Harun Yıldırım = Şimdi azabımı ve uyarmamı tadın!

 Hasan Basri Çantay = «İşte tadın benim azabımı ve tehdîdlerimi (n akıbetini)».

 Hayrat Neşriyat = 'İşte azâbımı ve (size olan) tehdidlerimi tadın!' (dedik).

 İbni Kesir = Tadın, işte azabımı ve tehditlerimi.

 Kadri Çelik = Şimdi azabımı ve uyarıp korkutmamı tadın.

 Muhammed Esed = "Uyarılarım gözardı edildiğinde başınıza gelen azabı tadın bakalım!"

 Mustafa İslamoğlu = sonunda, uyarımın (dinlenilmemesi) halinde azabım nasıl olurmuş (gördüler).

 Ömer Nasuhi Bilmen = (39-40) «Artık azabımı ve tehditlerimi tadın!» (dedik). Kasem olsun ki, Biz Kur'an'ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?

 Ömer Öngüt = Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin âkibetini tadın!

 Şaban Piriş = -Tadın azabımı ve tehdidimi!

 Sadık Türkmen = Şimdi azabımı ve uyarılarımı/tehditlerimi tadın!

 Seyyid Kutub = Tadın bakalım azabımı ve uyarılarımın sonuçlarını.

 Suat Yıldırım = Haydi tadın Benim cezalandırmamı ve tehditlerimi!

 Süleyman Ateş = "Azâbımı ve uyarılarımı(n âkıbetini) tadın!"

 Tefhim-ul Kuran = Şimdi azabımı ve uyarıp korkutmamı tadın.

 Ümit Şimşek = Şimdi tadın azabımı ve uyarılarımın sonucunu!

 Yaşar Nuri Öztürk = Hadi, tadın azabımı ve uyarılarımı!

 İskender Ali Mihr = Öyleyse inzarımı (uyarılarımı) ve azabımı tadın!

 İlyas Yorulmaz = Azabımı ve uyarılarımı tadın (dedik).