Önceki Ayet Sonraki Ayet  
79. Sûre Nâzi’ât/40

 وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى

  Ve emmâ men hâfe makâme rabbihî ve nehân nefse anil hevâ.

Kelime Karşılaştırma
ve emmâ : ve fakat, ama, ise
men : kim
hâfe : korktu
makâme : makam)
rabbi-hî : Rabbinin
ve nehâ : ve nehyetti, mani oldu, yasakladı
en nefse : nefsi
an(i) el hevâ : hevadan, heveslerinden, istek ve tutkulardan
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (40-41) Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve ama kim, Rabbinin durağından korkup da nefsi, dileğinden çekmişse.

 Abdullah Parlıyan = Hesap gününde Rabbinin huzurunda durmaktan sakınanın ve nefsini kötü arzulardan alıkoyanın

 Adem Uğur = Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştırmış kimse için,

 Ahmed Hulusi = Rabbinin makamından korkan ve nefsini boş geçici sonsuzlukta hiçbir getirisi olmayan davranışlardan koruyana gelince;

 Ahmet Tekin = Rabbinin, işlediği ameller, hak ettiği mükâfatlar ve cezalar üzerindeki hükümranlığının, her şeyi ortaya koyarak, hükmünü icra edeceğinin endişesini duyan, azamet ve celâlinden korkanlar ve nefislerini, ihtirasları adına, bâtıl adına konuşmaktan, bâtılı savunmaktan, ihtiraslardan, günahlardan ve haramlardan men edenlerin de yurtları vardır.

 Ahmet Varol = Kim de Rabbinin makamından [2] korkar ve nefsini kötü arzularından alıkoyarsa,

 Ali Bulaç = Kim Rabbinin makamından korkar ve nefsi heva (istek ve tutkular)dan sakındırırsa,

 Ali Fikri Yavuz = Fakat her kim de Rabbinin makamından korkmuş ve nefsi, şehevattan alıkoymuşsa,

 Ali Ünal = Ama kim de Rabbisinin kendisini gördüğü ve bir gün O’nun huzuruna çıkacağı gerçeğinin endişesiyle yaşamış ve nefsini baş aşağı heveslere dalmaktan men etmişse,

 Bayraktar Bayraklı = (40-41) Ama, kim Rabbinin makamından korkup da, kendini kötülüklerden alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.

 Bekir Sadak = (40-41) Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kotulukten alikoymussa, varacagi yer suphesiz cennettir.

 Celal Yıldırım = (40-41) Kim de Rabbının (yüce) makamından korkmuş da nefsini havaî şeylerden alıkoymuşsa, şüphesiz ki Cennet onun varacağı yerdir.

 Cemal Külünkoğlu = (40-41) Ancak kim Rabbinin huzurunda durup hesap vermekten ürkmüş ve nefsini kötü heveslerden uzak tutmuşsa, muhakkak onun varacağı yer cennettir.

 Diyanet İşleri (eski) = (40-41) Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.

 Diyanet Vakfi = (40-41) Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.

 Edip Yüksel = Rabbinin makamına karşı saygı duyan ve kendini kötü arzulardan alıkoyanlara gelince

 Elmalılı Hamdi Yazır = Her kim de rabbının makamından korkmuş ve nefsi hevadan nehy eylemiş ise

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Her kim de Rabbinin makamından korkmuş, nefsini kötü arzulardan engellemişse,

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Kim de Rabbinin divanında durmaktan korkmuş, nefsini boş heveslerden menetmiş ise,

 Gültekin Onan = Kim rabbinin makamından korkar ve nefsi hevadan sakındırırsa,

 Harun Yıldırım = Kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsi hevadan sakındırmışsa.

 Hasan Basri Çantay = Amma, kim Rabbinin makaamından korkdu, nefsini hevâ (ve hevesin) den alıkoyduysa,

 Hayrat Neşriyat = (40-41) Kim de (kıyâmet günü) Rabbisinin makamından (huzûrunda durmaktan)korkmuş ve nefsi(ni), (kötü) arzulardan men' etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cennettir!

 İbni Kesir = Kim de Rabbının makamından korkup da nefsini heveslerden alıkoyduysa;

 Kadri Çelik = Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsi de hevâdan sakındırırsa.

 Muhammed Esed = Ama Rabbinin huzurunda korku ile duranın ve nefsini kötü arzulardan alıkoyanın

 Mustafa İslamoğlu = Ama Rabbinin yüce makamından korkan ve kendini nefsine (kulluktan) alıkoyan kimseler var ya:

 Ömer Nasuhi Bilmen = Fakat kim ki, Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini hevâdan nehyetmiş ise.

 Ömer Öngüt = Rabbinin huzurunda durmaktan korkan ve nefsini hevâ ve hevesten alıkoyan kimseye gelince,

 Şaban Piriş = Ama, kim de Rabbinin makamından korkup, kendisini heveslerine uymaktan alıkoymuşsa..

 Sadık Türkmen = Her kim de, Rabbinin makamından korkmuş ve kendini boş tutkulardan alıkoymuşsa,

 Seyyid Kutub = Ancak kim Rabbinin huzurunda durup hesap vermekten korkmuş ve nefsini kötü heveslerden menetmişse.

 Suat Yıldırım = Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkarsa ve nefsini heva ve hevese uymaktan dizginlerse,

 Süleyman Ateş = Ama kim Rabbinin divânında dur(up hesap ver)mekten korkmuş ve nefsi(ni) kötü heves(ler)den men etmişse

 Tefhim-ul Kuran = Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsi de heva (istek ve tutkular)dan sakındırırsa,

 Ümit Şimşek = Kim Rabbinin huzurunda durmaktan korkup da nefsini kötü heveslerden alıkoymuşsa,

 Yaşar Nuri Öztürk = Rabbinin yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden yasaklamış olan içinse,

 İskender Ali Mihr = Ve fakat, kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini heveslerinden nehyetmiş ise (heveslerine uymamışsa).

 İlyas Yorulmaz = Rabbinin makamından korkan ve nefsini, tutkularından uzak tutan kimse ise.