Önceki Ayet Sonraki Ayet  
21. Sûre Enbiyâ/48

 وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى وَهَارُونَ الْفُرْقَانَ وَضِيَاء وَذِكْرًا لِّلْمُتَّقِينَ

  Ve lekad âteynâ mûsâ ve hârûnel furkâne ve dıyâen ve zikren lil muttakîn(muttakîne).

Kelime Karşılaştırma
ve lekad : ve andolsun
âteynâ : verdik
mûsâ : Musa
ve hârûne : ve Harun
el furkâne : furkan (hak ile bâtılı birbirinden ayıran), Tevrat
ve dıyâen : ve bir ışık (nur) olarak
ve zikren : ve bir zikir olarak
li el muttekîne : takva sahipleri için
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Andolsun, biz Mûsâ ile Hârûn’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için o Furkân’ı (Tevrat’ı) bir ışık ve öğüt olarak verdik.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve andolsun ki Mûsâ'ya ve Hârûn'a, hakkı bâtıldan ayıran ve çekinenlere ışık ve öğüt olan kitabı verdik.

 Abdullah Parlıyan = Ve gerçek şu ki biz, Musa ile Harun'a Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için, doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ölçü, ışık saçan bir kaynak ve bir uyarıcı, hatırlatıcı olarak kitabı verdik.

 Adem Uğur = Andolsun biz, Musa ve Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı verdik.

 Ahmed Hulusi = Andolsun ki biz Musa ve Harun'a Furkan'ı (Hak ile bâtılı ayırt edeni), korunmak isteyenler için bir ışık ve bir hatırlatıcı olarak verdik.

 Ahmet Tekin = Biz Mûsâ’ya ve Hârûn’a hakkı bâtıldan, helâli haramdan, imanı küfürden ayıran bilgileri içeren şeriat, mûcizeler vermiş, düşmanlarına karşı zafer ihsan etmiş, Tevrat’ı lütfetmiştik. O, takvâ sahipleri için, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minler için bir ışık ve bir öğüt idi.

 Ahmet Varol = Andolsun biz Musa ile Harun'a takva sahipleri için bir ışık ve bir öğüt olarak hakkı batıldan ayıran kitabı (furkanı) verdik.

 Ali Bulaç = Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.

 Ali Fikri Yavuz = Yemin olsun ki, biz Mûsa ile Hârûn’a, takva sahipleri için bir nasihat ve bir nur olarak, hak ile bâtılı ayıran Tevrat’ı vermiştik.

 Ali Ünal = Doğrusu Biz, Musa ve Harun’a Furkan’ı (hakkı bâtıldan ayıran Kitabı) verdik ve onu, kalbleri Allah’a karşı saygıyla dopdolu olan, O’na itaatsizlikten, dolayısıyla O’nun azabından sakınanlar için baştan sona bir ışık ve öğüt kaynağı kıldık.

 Bayraktar Bayraklı = Andolsun, Mûsâ ve Hârûn'a eğriyi doğrudan ayıran kitabı, takvâ sahipleri için ışık ve hatırlatıcı bilgi kaynağı olarak verdik.[326]

 Bekir Sadak = And olsun ki, Musa ve Harun'a egriyi dogrudan ayiran Kitap'i sakinanlar icin isik ve ogut olarak verdik.

 Celal Yıldırım = And olsun ki biz Musâ ile Harun'a hak ile bâtılı ayıran, Allah'tan korkup fenalıklardan sakınanlar için bir ışık, bir öğüt olan kitap verdik.

 Cemal Külünkoğlu = Andolsun ki biz, Musa ve Harun'a, Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar için doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ışık ve öğüt olan Tevrat'ı verdik.

 Diyanet İşleri (eski) = And olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran Kitap'ı sakınanlar için ışık ve öğüt olarak verdik.

 Diyanet Vakfi = Andolsun biz, Musa ve Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı verdik.

 Edip Yüksel = Musa'ya ve Harun'a Yasalar Kitabını, erdemliler için bir ışığı, bir mesajı verdik.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Celâlim hakkı için biz Musâ ile Harûna fürkan ve bir zıya ve bir zikir vermiştik, müttekıler için

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Andolsun ki: «Musa ile Harun'a Furkan'ı (Tevrat'ı) bir de ışık ve Allah'tan korkanlar için de bir öğüt vermiştik.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yemin olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran kitabı, takva sahibleri için bir ışık ve öğüt olarak verdik.

 Gültekin Onan = Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.

 Harun Yıldırım = Andolsun biz, Musa ve Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı verdik.

 Hasan Basri Çantay = Andolsun ki biz Musa ile Hâruunu bir zıyaa, takvaa saahibleri için de bir şeref olan fürkaanı verdik.

 Hayrat Neşriyat = Celâlim hakkı için, Mûsâ ve Hârûn’a (hak ile bâtılı ayıran) Furkan’ı ve takvâ sâhibleri için bir ışık ve bir nasîhat olan (Tevrât)ı verdik.

 İbni Kesir = Andolsun ki; Biz Musa ile Harun'a Furkan ışık, takva sahibleri için de bir zikir verdik.

 Kadri Çelik = Şüphesiz biz Musa ve Harun'a, takva sahipleri için bir ışık, bir hatırlatma ve hakla batılı ayıranı (Tevrat'ı) verdik.

 Muhammed Esed = Ve gerçek şu ki, Biz Musa ile Harun'a, Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ölçü, ışık saçan bir kaynak ve bir uyarıcı, hatırlatıcı (olarak vahyimizi) bahşettik;

 Mustafa İslamoğlu = Doğrusu Biz, Musa ve Harun'a, hakkı batıldan ayıran, karanlıkları aydınlatan ve sorumluluk bilincine sahip olanlara (yabancılaştıkları özlerini) hatırlatan bir mesaj vermiştik;

 Ömer Nasuhi Bilmen = Kasem olsun ki, Biz Mûsa'ya ve Harun'a Furkan ve bir ziya ve muttakîler için bir öğüt vermiştik.

 Ömer Öngüt = Andolsun ki biz Musa'ya ve Harun'a takvâ sahipleri için bir ışık ve öğüt olan Furkan'ı verdik.

 Şaban Piriş = Musa ve Harun’a Sakınanlar için aydınlık zikir (öğüt) ve furkanı verdik.

 Sadık Türkmen = Ve gerçek ŞU Kİ Biz Musa’ya ve Harun’a, Furkan’ı (gerçekle yalanı ayırdedici özelliği olanı) verdik; korunup sakınanlar için bir ışık ve bir öğüt olarak...

 Seyyid Kutub = Andolsun ki, biz Musa ile Harun'a doğru ile eğriyi ayırdeden ve takvalılar için ışık ve öğüt olan kitab'ı verdik.

 Suat Yıldırım = Biz, Mûsâ ile Harun’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir ışık ve öğüt olan Furkan’ı (hakkı batıldan ayıran kitabı) verdik.

 Süleyman Ateş = Andolsun biz, Mûsâ'ya ve Hârûn'a hak ve bâtılı ayırdeden ve korunanlar için bir ışık ve öğüt olan Kitabı verdik.

 Tefhim-ul Kuran = Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.

 Ümit Şimşek = Biz Musa ile Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık ve öğüt olarak, hakkı bâtıldan ayırt eden Tevrat'ı vermiştik.

 Yaşar Nuri Öztürk = Yemin olsun, biz, Mûsa'ya ve Hârun'a hak ile bâtılı ayıran, korunanlar için bir ışık ve öğüt olan furkanı verdik.

 İskender Ali Mihr = Ve andolsun ki Biz, Musa (A.S)’a ve Harun (A.S)’a, takva sahipleri için Furkan’ı (Tevrat’ı), bir Işık (Nur) ve Zikir olarak verdik.

 İlyas Yorulmaz = Muhakkak ki, Musa’ya ve Harun’a, Allah dan sakınıp korunanlar için, doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edici, geleceğe ışık tutan ve bir öğüt olan (Tevrat)’ı verdik.