Önceki Ayet Sonraki Ayet  
43. Sûre Zuhruf/52

 أَمْ أَنَا خَيْرٌ مِّنْ هَذَا الَّذِي هُوَ مَهِينٌ وَلَا يَكَادُ يُبِينُ

  Em ene hayrun min hâzellezî huve mehînun ve lâ yekâdu yubîn(yubînu).

Kelime Karşılaştırma
em : yoksa
ene : ben
hayrun : (daha) hayırlı
min hâzâ : bundan
ellezî : o, ki o
huve : o
mehînun : aciz
ve lâ yekâdu : ve neredeyse olmuyor
yubînu : beyan ediyor, açıklıyor
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Yoksa ben, şu zavallı, nerede ise maksadını anlatamayacak durumda olan bu adamdan daha hayırlı değil miyim?”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ben, şu aşağılık ve doğrudüzen söz bile söyliyemeyen adamdan daha hayırlı değil miyim?

 Abdullah Parlıyan = Ben ne demek istediğini bile, doğru düzgün anlatamayan şu zavallı Musa denilen adamdan daha hayırlı değil miyim?

 Adem Uğur = Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?

 Ahmed Hulusi = "Yoksa şu basit ve ne demek istediğini açıklayamayandan daha hayırlı değil miyim?"

 Ahmet Tekin = 'Yoksa ben, şu zavallıdan, neredeyse meramını anlatamayan şu adamdan, daha hayırlı değil miyim?'

 Ahmet Varol = Ya da ben şu zavallı, neredeyse söz anlatamayacak durumda olan kişiden daha iyi değil miyim?

 Ali Bulaç = "Yoksa ben, şundan daha hayırlı değil miyim ki o, aşağı (sınıftan) bir zavallı ve neredeyse (sözü) açıklamadan yoksun olan (biri)dir."

 Ali Fikri Yavuz = Yoksa ben nerde ise meramını anlatamıyacak, hakîr ve zayıf durumda olan bu Mûsa’dan daha hayırlı değil miyim?

 Ali Ünal = “Yoksa ben, şu basit ve meramını bile neredeyse anlatamayan adamdan daha üstün değil miyim?

 Bayraktar Bayraklı = “Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha üstün değil miyim?”

 Bekir Sadak = «Yahut, ben zavalli ve nerdeyse konusamayan bu kimseden daha ustun degil miyim?»

 Celal Yıldırım = Yoksa ben, şu zavallı ve neredeyse açık şekilde meramını anlatamıyan kimseden daha hayırlı değil miyim ?»

 Cemal Külünkoğlu = (51-53) Firavun, kavmine seslenerek dedi ki: “Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı benim değil mi? Şu nehirler de benim altımdan akıyor (değil mi?) Hâlâ görmüyor musunuz? Ben, şu zavallı, nerede ise maksadını anlatamayacak durumda olan adamdan daha hayırlı değil miyim? Eğer o dediği gibi ise, üstüne gökten altın bilezikler atılmalı yahut beraberinde melekler gelmeli değil miydi?”

 Diyanet İşleri (eski) = 'Yahut, ben zavallı ve nerdeyse konuşamayan bu kimseden daha üstün değil miyim?'

 Diyanet Vakfi = «Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?»

 Edip Yüksel = 'Yahut ben, şu aşağılık ve konuşmaktan aciz olan adamdan daha üstün değil miyim?'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Yoksa ben şundan daha hayırlı değil miyim ki o hem hakîr hem de meramını anlatamıyor

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yoksa ben şundan daha hayırlı değil miyim ki, o hem zavallı hem de meramını anlatamıyor.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yoksa ben, nerede ise meramını anlatamayan şu zavallıdan daha hayırlı değil miyim?

 Gültekin Onan = "Yoksa ben şundan daha hayırlı değil miyim ki o, aşağı (sınıftan) bir zavallı ve neredeyse (sözü) açıklamadan yoksun olan (biri)dir."

 Harun Yıldırım = “Ben şu aşağılık olandan ve nerede ise açıklamadan yoksun olandan daha hayırlı değil miyim?”

 Hasan Basri Çantay = «Yoksa ben ondan hayırlı değil miyim? O ki hakirdir, (meramını) bile hemen hemen açıklayamıyor».

 Hayrat Neşriyat = 'Yoksa ben, kendisi değersiz ve nerede ise söz anlatamayacak durumda bulunan bu adamdan daha hayırlı değil miyim?'

 İbni Kesir = Ben, açıkça söyleyemeyecek derecede zavallı olan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?

 Kadri Çelik = “Yoksa ben, kendisi değersiz ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?”

 Muhammed Esed = Ben, ne demek istediğini bile anlatamayan şu zavallı adamdan daha iyi değil miyim?"

 Mustafa İslamoğlu = Yoksa, ne demek istediğini bile açık seçik anlatamayan şu değersiz adamdan daha iyi değil miyim?

 Ömer Nasuhi Bilmen = «Yoksa ben o kimseden daha hayırlı değil miyim ki, o bir hakîrdir ve (maksadını) açıklamaya yaklaşamıyor.»

 Ömer Öngüt = "Yoksa ben, nerede ise meramını anlatamayacak durumda olan şu zavallı adamdan daha üstün değil miyim?"

 Şaban Piriş = Yoksa ben, şu hakir ve neredeyse konuşamayan adamdan daha iyi değil miyim?

 Sadık Türkmen = Ben şu zavallı ve neredeyse söz anlatamayacak olan kişiden üstün değil miyim?

 Seyyid Kutub = Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?

 Suat Yıldırım = (51-53) Firavun halkına duyuru yapıp dedi ki: "Ey benim halkım! Mısır’ın yönetimi benim elimde değil mi? Ayaklarımın altından akan şu nehirler, kanallar benim değil mi? Görmüyor musunuz? Yoksa ben, şu aşağılık, meramını bile neredeyse anlatamayan adamdan daha üstün değil miyim? Eğer o dediği gibi ise, üstüne gökten altın bilezikler atılmalı, yahut beraberinde melaikeler gelmeli değil miydi?"

 Süleyman Ateş = "Yahut ben, şu aşağılık, nerdeyse söz anlatamayacak durumda olan adamdan daha iyi değil miyim?"

 Tefhim-ul Kuran = Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?

 Ümit Şimşek = 'Ben neredeyse meramını anlatamayacak haldeki şu zavallıdan daha üstün değil miyim?

 Yaşar Nuri Öztürk = 'Yoksa ben, şu zavallıdan, neredeyse meramını anlatamayan şu adamdan, daha hayırlı değil miyim?'

 İskender Ali Mihr = Yoksa ben, o acizden daha hayırlı (değil miyim) ki, o neredeyse sözü açıklayamıyor (normal konuşamıyor).

 İlyas Yorulmaz = “Yoksa ben, ne istediğini açıkça söylemeyen, şu aşağılık basit birisi olandan (Musa dan) daha hayırlı değil miyim?”