Önceki Ayet Sonraki Ayet  
23. Sûre Mü’minûn/54

 فَذَرْهُمْ فِي غَمْرَتِهِمْ حَتَّى حِينٍ

  Fe zerhum fî gamratihim hattâ hîn(hînin).

Kelime Karşılaştırma
fe : artık, böylece
zer-hum : onları bırak, terket
: içinde
gamrati-him : onların sapıklık, dalâlet, gafletleri
hattâ : oluncaya kadar, kadar
hînin : süre, vakit
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Ey Muhammed! Sen onları bir zamana kadar, gaflet ve şaşkınlıklarıyla baş başa bırak!

 Abdulbaki Gölpınarlı = Artık bir zamâna dek sapıklıkları içinde bırak onları.

 Abdullah Parlıyan = Şimdi sen onları, bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak.

 Adem Uğur = Şimdi sen onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!

 Ahmed Hulusi = Bir süre onları kozaları içinde bırak!

 Ahmet Tekin = Şimdi sen, helâk olacakları vakit gelinceye kadar, onları gafletleri, cehaletleri, şaşkınlıkları ile baş başa bırak.

 Ahmet Varol = Sen onları bir süreye kadar gafletleri içinde bırak.

 Ali Bulaç = Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

 Ali Fikri Yavuz = Şimdi (Ey Rasûlüm), o Mekke kâfirlerini bir vakte kadar dalgınlıkları içinde bırak.

 Ali Ünal = (Ey Rasûlüm, tebliğ ettiğin Din’in doğruluğu konusunda görüp durdukları onca delile rağmen halâ ona inanmamakta diretiyorlarsa,) onları içine gömüldükleri cehalet ve gaflet içinde bir süre kendi hallerine bırakıver.

 Bayraktar Bayraklı = Onları bir süreye kadar, gaflet ve sapıklıkları ile baş başa bırak!

 Bekir Sadak = Onlari bir sureye kadar sapikliklariyla basbasa birak.

 Celal Yıldırım = Artık sen onları (ilâhî emir ve hüküm ininceye kadar) bir süre şaşkınlıkları içinde (bocalar halde) bırak.

 Cemal Külünkoğlu = (Ey Muhammed!) Sen onları bir zamana kadar, gaflet ve şaşkınlıklarıyla baş başa bırak!

 Diyanet İşleri (eski) = Onları bir süreye kadar sapıklıklarıyla başbaşa bırak.

 Diyanet Vakfi = Şimdi sen onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!

 Edip Yüksel = Belli bir süreye kadar onları şaşkınlıkları içinde bırak.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Şimdi sen onları bırak dalgınlıkları içinde tâ bir deme kadar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Şimdi sen onları bir zamana kadar dalgınlıkları içinde bırak.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sen şimdi onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!

 Gültekin Onan = Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

 Harun Yıldırım = Şimdi sen onları bir zamana kadar gaflet ve sapıklıkları ile başbaşa bırak!

 Hasan Basri Çantay = Şimdi sen onları bir vaktâ kadar sapıklıkları içinde bırak.

 Hayrat Neşriyat = Artık onları bir zamâna kadar dalâletleriyle (baş başa) bırak!

 İbni Kesir = Bir süreye kadar onları kendi sapıklıklarıyla başbaşa bırak.

 Kadri Çelik = Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

 Muhammed Esed = Fakat onları bir vakte kadar, kendi cehaletlerine gömülmüş olarak, kendi hallerine bırak.

 Mustafa İslamoğlu = Artık onları bir vakte kadar, gömüldükleri gafletleriyle baş başa bırak da işine bak;

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık sen onları kendi dalâletleri içinde bir zamana kadar terket.

 Ömer Öngüt = Şimdi sen onları bir süreye kadar kendi sapıklıkları ile başbaşa bırak.

 Şaban Piriş = Bir süreye kadar onları kendi sapıklıklarıyla baş başa bırak.

 Sadık Türkmen = Artık onları, bir süreye kadar gafletleri/taşkınlıkları içinde bırak!

 Seyyid Kutub = Bir süre için onları gafletleri ve sapıklıkları ile başbaşa bırak.

 Suat Yıldırım = Sen onları, bir süreye kadar daldıkları gaflet içinde kendi hallerine bırak!

 Süleyman Ateş = Bir süreye kadar onları, (daldıkları) gafletleri içinde bırak.

 Tefhim-ul Kuran = Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

 Ümit Şimşek = Sen onları bir süre gafletleriyle baş başa bırak.

 Yaşar Nuri Öztürk = Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak.

 İskender Ali Mihr = Artık onları, kendi dalâletleri içinde belli bir süreye kadar terket.

 İlyas Yorulmaz = Onları belli bir zamana kadar kendi hallerine (sapkınlıklarında) bırak.