Önceki Ayet Sonraki Ayet  
56. Sûre Vâkı’a/55

 فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْهِيمِ

  Fe şâribûne şurbel hîm(hîmi).

Kelime Karşılaştırma
fe : hatta, öyle ki
şâribûne : içeceksiniz
şurbe : develerin içişi gibi
el hîmi : üzerine binilmeyen hasta deve
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Derken susuzluk illetine uğrayıp içecek, içecek de kanmayacaksınız.

 Abdullah Parlıyan = Susuzluk hastalığına uğrayıp, içecek içecek kanmayacaksınız.

 Adem Uğur = Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

 Ahmed Hulusi = Hastalığı dolayısıyla suya doymak bilmeyen develer gibi içeceksiniz onu.

 Ahmet Tekin = Susuzluk illetine tutulmuş develer gibi içeceksiniz.

 Ahmet Varol = Üstelik suya kanmayan susamış develerin içişi gibi içeceksiniz.

 Ali Bulaç = Üstelik 'içtikçe susayan hasta develerin' içişi gibi içeceksiniz.

 Ali Fikri Yavuz = Öyle ki, suya kanmayan develerin içişi gibi içeceksiniz.

 Ali Ünal = “Hem de susuzluktan yanıp da suya saldıran develerin içtiği gibi içeceksiniz.”

 Bayraktar Bayraklı = (54-56) Onun üzerine kaynar sudan içeceksiniz. Onu susuz develerin içişi gibi içeceksiniz. İşte, yargı günü onların ziyafeti böyle olacaktır.

 Bekir Sadak = Hem de susamis develerin suya saldirisi gibi iceceksiniz;

 Celal Yıldırım = Hem de susamış develer gibi içeceksiniz.

 Cemal Külünkoğlu = Üstelik susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

 Diyanet İşleri (eski) = Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz;

 Diyanet Vakfi = Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

 Edip Yüksel = 'Susamış devenin içişi gibi içeceksiniz.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = İçersiniz hüyam ılletine tutulmuş kanmak bilmez develer gibi

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = susuzluk illetine tutulmuş kanmak bilmeyen develerin içişi gibi içersiniz.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Susuzluk illetine tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz.

 Gültekin Onan = Üstelik 'içtikçe susayan hasta develerin' içişi gibi içeceksiniz.

 Harun Yıldırım = Üstelik içtikçe susayan hasta develerin içişi gibi içeceksiniz.

 Hasan Basri Çantay = (O suretle ki) susamış develerin içişi gibi içeceklersiniz.

 Hayrat Neşriyat = Hem de bir türlü suya kanmayan bir hastalığa yakalanmış develerin içişi gibi içecek olanlarsınız!

 İbni Kesir = Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

 Kadri Çelik = Üstelik içtikçe susayan hasta develerin içişi gibi içeceksiniz.

 Muhammed Esed = doymak bilmez susuz develerin içişi gibi içeceksiniz!"

 Mustafa İslamoğlu = hummalı develerin kanma bilmeyen içişi gibi..."

 Ömer Nasuhi Bilmen = (54-55) Sonra onun üzerine kaynar sudan içicilersiniz. Artık kendisine bir hastalık arız olmuş devenin içişi gibi içicilersiniz.

 Ömer Öngüt = Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.

 Şaban Piriş = Susamış develerin içişi gibi içeceksiniz!

 Sadık Türkmen = Üstelik susuzluk çılgınlığına tutulmuş develerin içişi gibi içeceksiniz!

 Seyyid Kutub = Onu, içtikçe susayan develer gibi içeceksiniz.

 Suat Yıldırım = Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi saldırarak içeceksiniz.

 Süleyman Ateş = Susuzluk hastalığına tutulmuş develerin içişi gibi içeceklerdir!

 Tefhim-ul Kuran = Üstelik 'içtikçe susayan hasta develerin' içişi gibi içeceksiniz.

 Ümit Şimşek = Susamış devenin içişiyle içeceksiniz.

 Yaşar Nuri Öztürk = Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler.

 İskender Ali Mihr = Öyle ki, içtikçe susayan hasta develerin içişi gibi içecek olanlarsınız.

 İlyas Yorulmaz = Susuz hayvanların içtikleri gibi içecekler.