Önceki Ayet Sonraki Ayet  
18. Sûre Kehf/6

 فَلَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَّفْسَكَ عَلَى آثَارِهِمْ إِن لَّمْ يُؤْمِنُوا بِهَذَا الْحَدِيثِ أَسَفًا

  Fe lealleke bâhiun nefseke alâ âsârihim in lem yu'minû bi hâzâl hadîsi esefâ(esefen).

Kelime Karşılaştırma
fe lealle-ke : bundan sonra, o zaman belki sen, neredeyse sen
bahiun : öldürücü, helâk edici
nefse-ke : sen kendini
alâ âsâri-him : onların izi üzere, onların arkalarından
in : eğer
lem yu’minû : inanmazlar
bi hâzâ el hadîsi : bu söze
esefen : üzüntü (ile), esefle, esef ederek
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Demek sen, bu söze (Kur’an’a) inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin!

 Abdulbaki Gölpınarlı = Şu Kur'ân'a inanmadıkları ve senden yüz çevirdikleri için üzülüp hayıflanarak kendini helâk mi edeceksin?

 Abdullah Parlıyan = Şu Kur'ân'a inanmadıkları ve senden yüz çevirdikleri için üzülüp hayıflanarak, neredeyse kendini harap edeceksin öyle mi?

 Adem Uğur = Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.

 Ahmed Hulusi = Şimdi bu olaya iman etmezlerse, arkalarından, kendini harap edercesine üzecek misin?

 Ahmet Tekin = Onlar bu söze, Kur’ân’a inanmazlarsa, onların peşinde, üzüntüden kendini mi harap edeceksin?

 Ahmet Varol = Demek bu söze inanmayacak olurlarsa, arkalarından üzülerek neredeyse kendini mahvedeceksin.

 Ali Bulaç = Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi)?

 Ali Fikri Yavuz = Şimdi bu Kur’ân’a iman etmezlerse, belki arkalarından esef ederek kendini üzeceksin.

 Ali Ünal = Öyle görünüyor ki (ey Rasûlüm), o müşriklerin peşinde, bu Söz’e (Kur’ân) inanmazlarsa diye duyduğun üzüntüden dolayı kendini neredeyse helâk edeceksin.

 Bayraktar Bayraklı = Herhalde sen, onlar bu söze inanmıyorlar diye üzüntüden kendini helâk edeceksin.

 Bekir Sadak = Bu soze inanmayanlarin ardindan uzulerek nerdeyse kendini mahvedeceksin!

 Celal Yıldırım = Bu söze (Kur'ân'a) inanmıyacak olurlarsa, arkalarından üzüntü duyup hayıflanarak kendini yoksa tüketecek misin ?

 Cemal Külünkoğlu = Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a) inanmayacak olurlarsa arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin! (öyle mi)?

 Diyanet İşleri (eski) = Bu söze inanmayanların ardından üzülerek nerdeyse kendini mahvedeceksin!

 Diyanet Vakfi = Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.

 Edip Yüksel = Bu söze inanmazlarsa onların ardından kendini sorumlu tutarak suçlayacaksın, üzüleceksin (öyle mi)?

 Elmalılı Hamdi Yazır = Şimdi bu söze inanmazlarsa belki arkalarından esef ile kendini üzeceksin

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Demek ki bu söze inanmayanların ardından üzülerek neredeyse kendini mahvedeceksin.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (Ey Muhammed!) Demek onlar, bu söze (kitaba) inanmazlarsa, onların peşinde üzüle üzüle kendini helak edeceksin!

 Gültekin Onan = Şimdi onlar bu söze (Kuran'a) inanmayacak olurlarsa, sen onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi)?

 Harun Yıldırım = Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.

 Hasan Basri Çantay = Peki ama, onlar bu mesaja inanmak istemiyorlarsa, (inansınlar diye) kendini mi paralayacaksın?

 Hayrat Neşriyat = Şimdi bu söze (Kur’ân’a) îmân etmezlerse, belki sen arkalarından üzülerek kendini harâb edeceksin!

 İbni Kesir = Demek ki bu söze inanmayanların ardından üzülerek neredeyse kendini mahvedeceksin.

 Kadri Çelik = Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşinde eseflenerek kendini helak mi edeceksin?

 Muhammed Esed = Peki ama, onlar bu mesaja inanmak istemiyorlarsa, (inansınlar diye) kendini mi paralayacaksın?

 Mustafa İslamoğlu = Hal böyleyken demek sen kalkıp, -bu hitaba inanmamaları durumunda- onların verdiği tepkiler üzerine kızıp kendini helake sürükleyeceksin.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Demek ki, onlar bu Kur'an'a inanmazlarsa arkalarından bir şiddetli hüzün ile kendini tüketeceksin.

 Ömer Öngüt = Demek bu söze inanmazlarsa arkalarından üzülerek neredeyse kendini tüketeceksin Resulüm!

 Şaban Piriş = -Belki de sen, bu söze iman etmiyorlar diye onların arkasından üzüntüden kendini helak edeceksin.

 Sadık Türkmen = Belki de sen onların arkalarından, bu söze inanmazlarsa kendini harap edeceksin!

 Seyyid Kutub = Ey Muhammed, eğer onlar bu yeni mesaja (Kur'ana) inanmazlarsa, arkalarından duyacağın üzüntü sebebi ile neredeyse kendini mahvedeceksin.

 Suat Yıldırım = Şimdi, bu söze inanmazlarsa, demek sen onların ardına düşüp nerdeyse kendi kendini yiyip tüketeceksin!

 Süleyman Ateş = Herhalde sen, onlar bu söze inanmıyorlar diye, peşlerinde üzüntüden kendini helâk edeceksin!

 Tefhim-ul Kuran = Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi) ?

 Ümit Şimşek = Onlar bu Kur'ân'a inanmıyorlar diye onların arkalarından eseflenmekle neredeyse kendini tüketeceksin.

 Yaşar Nuri Öztürk = Şimdi onlar bu söze (Kur'an'a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi) ?

 İskender Ali Mihr = Bu durumda eğer onlar, (Kur’ân-ı Kerim’deki) bu sözlere inanmazlarsa, onların arkalarından üzülerek neredeyse kendini helâk edeceksin.

 İlyas Yorulmaz = Allah’ın sözlerine (Kur’an’a) inanmıyorlar diye, onların izledikleri yola üzülerek, neredeyse kendi kendini parçalayacaksın.