Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/66

 فَإِنَّهُمْ لَآكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِؤُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ

  Fe innehum le âkilûne minhâ fe mâliûne minhâl butûn(butûni).

Kelime Karşılaştırma
fe : artık, böylece
inne-hum : muhakkak onlar
le : elbette, mutlaka
âkilûne : yiyenler, yiyecek olanlar
min-hâ : ondan
fe : o zaman, böylece
mâliûne : dolduranlar, dolduracak olanlar
min hâ : ondan
el butûni : karınlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Cehennemlikler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Derken onlar, onu yerler de karınları şişer.

 Abdullah Parlıyan = Cehennemlikler, ondan yemeye ve karınlarını onunla şişirmeye mahkumdurlar.

 Adem Uğur = (Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar.

 Ahmed Hulusi = Muhakkak ki onlar (dünya yaşamı boyunca) ondan yerler ve ondan karınlarını doldururlar.

 Ahmet Tekin = Cehennemlikler, kesinlikle bunu yerler. Karınlarını bununla doldururlar.

 Ahmet Varol = Muhakkak ki onlar ondan yiyecekler ve karınları(nı) onunla dolduracaklardır.

 Ali Bulaç = Artık gerçekten, ondan yiyecekler böylelikle karınlarını ondan dolduracaklar.

 Ali Fikri Yavuz = Muhakkak o kâfirler bundan yiyecekler de karınlarını bundan dolduracaklar.

 Ali Ünal = İşte zalimler, o ağaçtan yer ve karınlarını onunla tıka basa doldururlar.

 Bayraktar Bayraklı = Onlar kesinlikle ondan yiyip, karınlarını onunla dolduracaklar.

 Bekir Sadak = Iste cehennemlikler bundan yerler, karinlarini onunla doldururlar.

 Celal Yıldırım = Onlar (Cehennem'dekiler) mutlaka ondan yiyecekler de karınlarını onunla dolduracaklar.

 Cemal Külünkoğlu = Cehennemlikler ondan (zorla) yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklar.

 Diyanet İşleri (eski) = İşte cehennemlikler bundan yerler, karınlarını onunla doldururlar.

 Diyanet Vakfi = (Cehennemdekiler) ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar.

 Edip Yüksel = Onlar ondan yiyerek karınlarını doyuracaklar.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Her halde onlar ondan yiyeceklerdir. Yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Mutlaka onlar ondan yiyeceklerdir; yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Mutlaka onlar, ondan yiyecekler de karınlarını bundan dolduracaklardır.

 Gültekin Onan = Artık gerçekten, ondan yiyecekler, böylelikle karınlarını ondan dolduracaklar.

 Harun Yıldırım = Ondan yerler ve karınlarını ondan doldururlar.

 Hasan Basri Çantay = İşte hakıykat onlar bundan yiyecekler, bu suretle karınlarını bundan dolduracaklar.

 Hayrat Neşriyat = Bundan sonra şübhesiz ki onlar, elbette bundan yiyecek kimseler olup, artık karınları(nı) bununla dolduracak olanlardır.

 İbni Kesir = Onlar muhakkak ondan yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklardır.

 Kadri Çelik = Artık hiç tartışmasız onlar ondan yiyecekler, böylece karınlarını da onunla dolduracaklar.

 Muhammed Esed = ve (zalim)ler ondan yemeye ve karınlarını onunla doldurmaya mahkumdurlar.

 Mustafa İslamoğlu = ve onlar kesinlikle ondan yemeye ve karınlarını onunla tıka basa doldurmaya mecburdurlar;

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık şüphe yok ki onlar, ondan elbette yiyicilerdir ve ondan karınlarını dolduruculardır.

 Ömer Öngüt = Cehennemlikler ondan yerler ve karınlarını onunla doyururlar.

 Şaban Piriş = İşte onlar, bundan yerler ve karınlarını onunla doldururlar.

 Sadık Türkmen = Mutlaka onlar bundan yiyecekler, bununla karınlarını dolduracaklar!

 Seyyid Kutub = İşte cehennemlikler bundan yer ve karınlarını bununla doldururlar.

 Suat Yıldırım = İşte o zalimler bunları yer ve karınlarını tıka basa doldururlar.

 Süleyman Ateş = Onlar ondan yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklardır.

 Tefhim-ul Kuran = Artık hiç tartışmasız, onlar, ondan yiyecekler, böylelikle karınlarını da ondan dolduracaklar.

 Ümit Şimşek = Ondan mutlaka yiyecekler, hem de karınlarını tıka basa dolduracaklar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Onlar ondan mutlaka yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklar.

 İskender Ali Mihr = Muhakkak ki onlar, mutlaka ondan (zakkum ağacından) yiyecek, böylece onunla karınlarını dolduracak (doyuracak) olanlardır.

 İlyas Yorulmaz = Cehennemde olanların o zakkumdan başka yiyecekleri yok ve yalnızca karınlarına onlardan dolduracaklar.