Önceki Ayet Sonraki Ayet  
4. Sûre Nisâ/67

 وَإِذاً لَّآتَيْنَاهُم مِّن لَّدُنَّا أَجْراً عَظِيمًا

  Ve izen le âteynâhum min ledunnâ ecran azîmâ(azîmen).

Kelime Karşılaştırma
ve izen : ve o zaman, ...olunca, ...olsaydı
le âteynâ-hum : elbette, mutlaka onlara verdik
min ledun-nâ : katımızdan
ecran : ecir, karşılık, mükâfat
azîmen : azim, büyük
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Biz de o vakit, onları, katımızdan büyük bir mükâfatla mükâfatlandırırdık.

 Abdullah Parlıyan = Bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir mükafat verirdik.

 Adem Uğur = O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.

 Ahmed Hulusi = O takdirde onlara elbette ki ledünnümüzden çok büyük mükâfat verirdik.

 Ahmet Tekin = O zaman, nezdimizden onlara büyük mükâfat verirdik.

 Ahmet Varol = O durumda onlara katımızdan büyük bir ecir verirdik.

 Ali Bulaç = Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.

 Ali Fikri Yavuz = Elbette o zaman, kendilerine, tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik.

 Ali Ünal = O zaman hiç kuşkusuz kendilerine katımızdan pek büyük bir mükâfat da verirdik.

 Bayraktar Bayraklı = Bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir ödül verirdik.

 Bekir Sadak = (67-68) O zaman onlara kendi katimizdan buyuk bir ecir verir ve onlari dogru yola eristirirdik.

 Celal Yıldırım = (67-68) Ve o zaman biz de kendi katımızdan onlara büyük bir mükâfat verir ve kendilerini elbette doğru bir yola eriştirirdik.

 Cemal Külünkoğlu = O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük bir mükâfat verirdik.

 Diyanet İşleri (eski) = (67-68) O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verir ve onları doğru yola eriştirirdik.

 Diyanet Vakfi = O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.

 Edip Yüksel = Kendilerine katımızdan büyük bir ödül verirdik.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Elbette o zaman kendilerine ledünnümüzden pek büyük bir ecir de verirdik

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Elbette o zaman kendilerine tarafımızdan pek büyük bir mükafat da verirdik.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve o zaman elbette kendilerine katımızdan büyük mükafat verirdik.

 Gültekin Onan = Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.

 Harun Yıldırım = O zaman andolsun ki kendilerine tarafımızdan çok büyük bir mükafat verirdik.

 Hasan Basri Çantay = Ve o zaman biz de onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfat verirdik.

 Hayrat Neşriyat = O zaman elbette onlara, tarafımızdan (pek) büyük bir mükâfât da verirdik.

 İbni Kesir = O takdirde onlara katımızdan büyük bir mükafat verirdik.

 Kadri Çelik = O zaman onlara kendi katımızdan büyük bir ecir verirdik.

 Muhammed Esed = bu durumda biz onlara rahmetimizden büyük bir mükafat verirdik

 Mustafa İslamoğlu = O zaman Biz de onlara, katımızdan muhteşem bir ödül verirdik.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve o zaman elbette onlara tarafımızdan pek büyük bir mükâfaat da verirdik.

 Ömer Öngüt = O zaman elbette onlara tarafımızdan büyük bir mükâfat verirdik.

 Şaban Piriş = Biz de o zaman yanımızdan büyük bir mükafat verirdik.

 Sadık Türkmen = O zaman kendilerine, elbette katımızdan büyük bir ödül verirdik.

 Seyyid Kutub = O zaman onlara tarafımızdan büyük bir mükäfat verirdik.

 Suat Yıldırım = Ve o takdirde biz de onlara tarafımızdan pek büyük mükâfat verirdik.

 Süleyman Ateş = O zaman kendilerine katımızdan büyük mükâfât verirdik.

 Tefhim-ul Kuran = Biz de onlara, o zaman yanımızdan büyük bir ecir verirdik.

 Ümit Şimşek = o zaman biz onlara katımızdan pek büyük bir ödül verirdik.

 Yaşar Nuri Öztürk = O takdirde kendilerine katımızdan büyük bir ödül elbette verirdik.

 İskender Ali Mihr = Ve o zaman Biz onlara, mutlaka katımızdan “büyük ecir” verirdik.

 İlyas Yorulmaz = O zaman bizde katımızdan onlara daha büyük mükafatlar verirdik.