Önceki Ayet Sonraki Ayet  
18. Sûre Kehf/97

 فَمَا اسْطَاعُوا أَن يَظْهَرُوهُ وَمَا اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْبًا

  Femâstâû en yazherûhu ve mâstetâû lehu nakbâ(nakben).

Kelime Karşılaştırma
femestâû (fe ma istetaû) : böylece, artık güçleri yetmez
en yazherû-hu : ona zahir olmaya (üstün gelmeye), onu aşmaya
ve mestetâû (ma istetaû) : ve muktedir olamazlar, güçleri yetmez
lehu : onu
nakben : delerek
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Artık bu seti aşmaya da güçleri yetmez, delmeye de güçleri yetmez.

 Abdullah Parlıyan = Ve böylece set inşa edilmiş oldu. Öyle ki, artık onların düşmanları, ne onu aşabildiler, ne de onda gedik açabildiler.

 Adem Uğur = Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler.

 Ahmed Hulusi = Artık onu, ne aşmaya muktedir olabildiler ve ne de delebildiler!

 Ahmet Tekin = Artık Ye’cüc ve Me’cüc bu seti ne aşabildiler, ne de delebildiler.

 Ahmet Varol = Böylece onlar (Ye'cuc ve Me'cuc) ne onu aşmaya ne de delmeye güç yetirebildiler.

 Ali Bulaç = Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.

 Ali Fikri Yavuz = Artık onu (seddi), ne aşabildiler, ne de delebildiler.

 Ali Ünal = Artık Ye’cuc ve Me’cuc ne o setti aşabildi, ne de onda bir delik açabildi.

 Bayraktar Bayraklı = Ye'cüc ve Me'cüc onu ne aşmaya ne de onda bir delik açmaya güç yetirebildiler.

 Bekir Sadak = Artik Yecuc ve Mecuc onu ne asabildiler ve ne de delip gecebildiler.

 Celal Yıldırım = Artık o Ye'cûc - Me'cûc ne onu aşabildiler, ne de bir gedik açmaya güç getirebildiler.

 Cemal Külünkoğlu = Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.

 Diyanet İşleri (eski) = Artık Yecüc ve Mecüc onu ne aşabildiler ve ne de delip geçebildiler.

 Diyanet Vakfi = Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler.

 Edip Yüksel = Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Artık onu ne aşabilirler ne de delebilirler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Artık ne onu aşabildiler, ne de delebildiler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Artık Ye'cuc ve Me'cuc bu seti ne aşabildiler ne de delebildiler.

 Gültekin Onan = Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.

 Harun Yıldırım = Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler.

 Hasan Basri Çantay = Artık onu aşmıya da güc yetiremediler, onu delmiye de muktedir olamadılar.

 Hayrat Neşriyat = Artık (Ye’cüc ve Me’cüc) onu ne aşmaya güç yetirebildiler! Ne de onu delmeye tâkatleri yetti!

 İbni Kesir = Onlar; artık onu, ne aşabildiler, ne de delip geçebildiler.

 Kadri Çelik = Böylelikle ne onu aşabildiler, ne de onu delmeye güç yetirebildiler.

 Muhammed Esed = Ve böylece (set inşa edilmiş oldu, öyle ki) artık onların düşmanları ne onu aşabilirlerdi ne de onda gedik açabilirlerdi.

 Mustafa İslamoğlu = Evet, artık onların (düşmanları) ne onu aşabilirlerdi, ne de onda bir delik ve gedik açabilirlerdi.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık ne onun üstüne çıkmaya kâdir oldular ve ne de onun için delik açmaya güçleri yetti.

 Ömer Öngüt = Artık onu ne aşabildiler, ne de delip geçebildiler.

 Şaban Piriş = Artık, seddi aşmaya güçleri yetmedi ve delip geçmediler.

 Sadık Türkmen = Böylelikle onu aşmayı başaramadılar, delmeye (de) güç yetiremediler.

 Seyyid Kutub = Ye'cuc ile Me'cuc, bu setin ne üzerinden aşabildiler ve ne de bir yerinde delik açabildiler.

 Suat Yıldırım = Artık o Ye’cüc ve Me’cüc’ün, ne seddi aşmaya, ne de onda delik açmaya güçleri yetmedi.

 Süleyman Ateş = Artık (Ye'cûc Me'cûc) onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.

 Tefhim-ul Kuran = Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne de onu delmeye güç yetirebildiler.

 Ümit Şimşek = Ondan sonra ne seddi aşabildiler, ne de onda bir delik açabildiler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Artık onu ne aşabildiler ne delebildiler.

 İskender Ali Mihr = Artık ona zahir olmaya (onu aşmaya) güçleri yetmez ve onu delmeye muktedir olamazlar.

 İlyas Yorulmaz = “Bundan sonra onlar ne bu settin üzerini aşmaya, nede o set üzerinde bir delik açmaya güçleri yetmez” dedi.