Önceki Ayet Sonraki Ayet  
44. Sûre Duhân/11

 يَغْشَى النَّاسَ هَذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ

  Yagşân nâs(nâse), hâzâ azâbun elîm(elîmun).

Kelime Karşılaştırma
yagşâ : kaplar, sarar
en nâse : insanlar
hâzâ : bu
azâbun : azap
elîmun : elîm, acı
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (O duman) insanları bürür. Bu, elem dolu bir azaptır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Bütün insanlara yayılır, budur elemli azap.

 Abdullah Parlıyan = Öyle bir duman ki, bütün insanlığı sarıp kuşatmıştır. Bu acı bir azaptır.

 Adem Uğur = Duman insanları bürüyecektir. Bu, elem verici bir azaptır.

 Ahmed Hulusi = İnsanları kaplar! Bu feci bir azaptır (hakikatin fark edilip gereğinin uygulanmamış olması yüzünden)!

 Ahmet Tekin = Gök insanları bürüyecek bir duman getirecek. İşte bu can yakıp, inleten müthiş bir azaptır.

 Ahmet Varol = (O duman) insanları bürür. İşte bu acıklı bir azaptır.

 Ali Bulaç = (Bu duman) insanları sarıp kuşatıverir. İşte bu, acı bir azabtır.

 Ali Fikri Yavuz = Öyle bir duman ki, bütün insanları saracaktır. Bu acıklı bir azabdır.

 Ali Ünal = Bütün insanları saracak bir duman. (Şöyle sızlanırlar o zaman:) “Acı bir azap bu.

 Bayraktar Bayraklı = (10-11) Artık sen, göğün, insanları bürüyecek apaçık bir duman çıkaracağı günü bekle! Bu, elem verici bir azaptır.[542]

 Bekir Sadak = (10-11) GOgun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle; bu, can yakan bir azabdir.

 Celal Yıldırım = (10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır.

 Cemal Külünkoğlu = (10-11) Artık sen, göğün, bütün insanları kuşatacak ve gözle görülür bir duman getireceği günü gözetle! Bu, acıklı bir azaptır.

 Diyanet İşleri (eski) = (10-11) Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır.

 Diyanet Vakfi = (10-11) Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bu, elem verici bir azaptır.

 Edip Yüksel = İnsanları çepeçevre saracaktır; bu acı bir azaptır.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ki nâsı saracaktır, bu bir elîm azâbdır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = ki insanları saracaktır; bu acı bir azaptır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (10-11) Ey Muhammed! Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle! Bu acı bir azabdır.

 Gültekin Onan = (Bu duman) insanları sarıp kuşatıverir. İşte bu, acı bir azabtır.

 Harun Yıldırım = İnsanları sarıpkuşatıverir; işte bu, acı bir azabtır.

 Hasan Basri Çantay = (Öyle bir duman ki bütün) insanları saracakdır o. «Bu, pek yaman bir azâb» (diyecekler).

 Hayrat Neşriyat = (10-11) O hâlde, göğün insanları bürüyecek apaçık bir duhân (bir duman) getireceği günü gözetle! Bu (pek) elemli bir azabdır.

 İbni Kesir = İnsanları bürüyecektir. Bu; elim bir azabdır.

 Kadri Çelik = (Bu duman) İnsanları sarıp kuşatıverir. İşte bu, acıklı bir azaptır.

 Muhammed Esed = bütün insanlığı sarıp kuşatan (ve günahkarları) "Bu azap ne acı!" (diye feryad ettiren ve)

 Mustafa İslamoğlu = (O duman) bütün insanları bürüyecek (ve inkarcılar haykıracak): "Acıklı azap işte bu!

 Ömer Nasuhi Bilmen = İnsanları saracaktır. Bu, bir acıklı azabtır.

 Ömer Öngüt = Bütün insanları bürüyecektir. Bu acıklı bir azaptır.

 Şaban Piriş = İnsanları bürür. Bu, acı bir azaptır.

 Sadık Türkmen = O, insanları sarıp kaplayıverir. İşte bu, çok acıklı bir azaptır.

 Seyyid Kutub = Duman, insanları bürüyecektir. Bu, acı bir azabtır.

 Suat Yıldırım = (10-11) O halde sen göğün, bütün insanları saracak olan aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözle. Bu, gayet acı bir azaptır.

 Süleyman Ateş = (Duman) İnsanları sarar. Bu, acı bir azâbdır.

 Tefhim-ul Kuran = (Bu duman) İnsanları sarıp kuşatıverir. İşte bu, acıklı bir azabtır.

 Ümit Şimşek = O duman insanları kaplar. İşte bu acı bir azaptır.

 Yaşar Nuri Öztürk = İnsanları kuşatıp sarar. İnletici bir azaptır bu.

 İskender Ali Mihr = (O fitne ki) insanları (insanların büyük kısmını) sarmıştır. İşte bu, elîm bir azaptır.

 İlyas Yorulmaz = Kıyamet, bütün insanları kapsar ve bu aynı zamanda acıklı bir azaptır.