Önceki Ayet Sonraki Ayet  
15. Sûre Hicr/12

 كَذَلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ

  Kezâlike neslukuhu fî kulûbil mucrimîn(mucrimîne).

Kelime Karşılaştırma
kezâlike : işte böyle, böylece, onun gibi
nesluku-hu : onu sokarız
fî kulûbi : kalplerin içine
el mucrimîne : mücrimler, suçlular, günahkârlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Aynı şekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Biz böylece, Kur'ân'ı, yüreklerine kadar sokarız da.

 Abdullah Parlıyan = Biz böylece alay edip inanmadıkları Kur'ân'ı, günaha gömülüp giden o alaycıların kalplerinin derinliklerine kadar sokarız da veya biz o alaycı tutumları, günaha gömülüp gidenlerin kalplerine kadar sokarız.

 Adem Uğur = İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız.

 Ahmed Hulusi = İşte Onu suçluların kalplerinde böylece ilerletiriz.

 Ahmet Tekin = Alayı, inkârı, yalanlamayı, hidayeti, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, günahkârların akıllarına, kalplerine soktuğumuz gibi onun, Kur’ân’ın günahkârların kafalarında, kalplerinde yankı bulmadan geçip gitmesine de biz yol açarız.

 Ahmet Varol = İşte onu suçluların kalplerine böyle sokarız.

 Ali Bulaç = Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkarların kalblerine sokarız.

 Ali Fikri Yavuz = Biz, o küfrü (istihzâyı) mücrimlerin kalblerine işte böyle geçiririz.

 Ali Ünal = (Nasıl her bir ümmete indirilen Kitap için o ümmetteki günahkâr suçluların kalblerine bir yol açmışsak,) aynı şekilde Zikir için de hayatları günah hasadından ibaret olan suçluların kalblerine yol açıyoruz.

 Bayraktar Bayraklı = Böylece biz de o alayı suçluların kalplerine sokarız.

 Bekir Sadak = İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız.

 Celal Yıldırım = Bunun gibi onu (sapıklık, inkâr, alay ve şirki) suçlu günahkârların kalblerine sokarız (öncekilerin kalblerine soktuğumuz gibi).

 Cemal Külünkoğlu = Böylece biz, onu (peygamberleri alaya alma huyunu) günahkârların (tutumlarına uygun olarak) kalplerine sokarız.

 Diyanet İşleri (eski) = (12-13) Aynı şekilde biz de Kitap'ı suçluların kalblerine sokarız, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden öncekilerin uğradıkları meydandadır.

 Diyanet Vakfi = İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız.

 Edip Yüksel = İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Biz ona mücrimlerin kalblerinde böyle bir sülûk veririz

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz böylece suçluların kalplerine sokarız onu.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz o küfrü suçluların kalbine işte böyle sokarız.

 Gültekin Onan = Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkarların kalplerine sokarız.

 Harun Yıldırım = İşte böylece biz onu, suçluların kalplerine sokarız.

 Hasan Basri Çantay = Biz böylece o (istihzâyi) günahkârların kalblerine sokarız.

 Hayrat Neşriyat = İşte böylece onu (o alayı, bir azâb olarak) günahkârların kalblerine sokarız.

 İbni Kesir = Biz, böylece onu suçluların kalbine sokarız.

 Kadri Çelik = Böylece biz (özürleri kalmasın diye) onu (Kur'an'ı), suçluların kalplerine sokarız.

 Muhammed Esed = Biz (mesajımızdan yana) bu (alaycı tutumu), işte böylece, o günaha gömülüp gitmiş kimselerin yüreklerine sokarız,

 Mustafa İslamoğlu = Biz (vahyin, etki etmeden) günahkarların yüreklerinden geçip gitmesini işte böyle sağlarız;

 Ömer Nasuhi Bilmen = İşte böylece onu (o istihzâyı) günahkâr olanların kalplerine sokarız.

 Ömer Öngüt = İşte böylece biz onu (inkârı) suçluların kalplerine sokarız.

 Şaban Piriş = İşte biz onu suçluların kalplerine sokarız.

 Sadık Türkmen = Işte böylece suçluların kalpleri katılaşır.

 Seyyid Kutub = Biz böylece peygamberleri alaya alma huyunu günahkârların kalplerine aşılarız.

 Suat Yıldırım = (12-13) Biz böylece o inkâr ve alayı suçluların kalplerine sokarız. Geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketler ibret teşkil ettiği halde yine de onlar iman etmezler.

 Süleyman Ateş = İşte biz o(Tanrı Zikri)ni suçluların kalblerine böyle sokarız.

 Tefhim-ul Kuran = Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkârların kalblerine sokarız.

 Ümit Şimşek = Alaycılığı o mücrimlerin kalplerine Biz böyle yerleştiririz.

 Yaşar Nuri Öztürk = Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz.

 İskender Ali Mihr = İşte böylece onu (alay etmeyi), mücrimlerin kalplerine sokarız.

 İlyas Yorulmaz = Bizde bu özelliği, tüm günahkâr inkârcıların kalplerine belirleyici özellik olarak koyduk.