Önceki Ayet Sonraki Ayet  
2. Sûre Bakara/162

 خَالِدِينَ فِيهَا لاَ يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلاَ هُمْ يُنظَرُونَ

  Hâlidîne fîhâ, lâ yuhaffefu anhumul azâbu ve lâ hum yunzarûn(yunzarûne).

Kelime Karşılaştırma
hâlidîne : ebedî kalacak olanlar
fî-hâ : orada, onun içinde
lâ yuhaffefu : hafifletilmez
an-hum : onlardan
el azâbu : azap
ve : ve
lâ hum yunzarûne : onlara bakılmaz
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Onlar ebedî olarak lânet içinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azap hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ebedî olarak lânette kalırlar. Ne azapları hafifletilir, ne yüzlerine bakılır.

 Abdullah Parlıyan = Onlar ebediyen lanet içinde kalırlar. Onlardan azap da hafifletilmez, yüzlerine de bakılmaz.

 Adem Uğur = Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar. Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır.

 Ahmed Hulusi = O lânetlerin sonuçlarını sonsuza dek yaşarlar. Bunun azabı asla hafifletilmez ve onlara mühlet (yanlışı düzeltme süreci) de verilmez.

 Ahmet Tekin = Onlar ebediyyen lânet içinde kalırlar. Onların cezaları hafifletilmez. Özür dilemelerine, tevbe etmelerine fırsat verilmez, onlara merhamet nazarıyla bakılmaz, göz açtırılmaz.

 Ahmet Varol = Onlar (lanette) sürekli kalıcıdırlar. [32] Üzerlerinden azap hafifletilmez ve kendilerine bakılmaz da.

 Ali Bulaç = Onda (lanette) süresiz kalacaklardır, onlardan azab hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.

 Ali Fikri Yavuz = Onlar, o lânet ve ateş içinde devamlı olarak kalanlardır. Onlardan ne azâb hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.

 Ali Ünal = Orada (Cehennem’de) sonsuzca kalacaklardır onlar ve çektikleri azap asla hafifletilmeyeceği gibi, kendilerine göz açtırılmayacak, asla yüzlerine bakılmayacaktır.

 Bayraktar Bayraklı = (161-162) Küfredip de kâfir olarak ölenler var ya Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onların üzerinedir. Çok uzun süreli olarak o laneti taşırlar; azapları hafifletilmez ve kendilerine mühlet de verilmez.

 Bekir Sadak = Lanette temellidirler, onlardan azab hafifletilmez ve onlarin azabi geciktirilmez.

 Celal Yıldırım = Lanette devamlı kalıcılardır ; azâb onlardan hafifletilmez ve (bir ân olsun) azâbdan geri bırakılıp bekletilmezler.

 Cemal Külünkoğlu = Onlar (lanetlenmiş olarak) orada ebediyen kalacaklar ve ne azapları hafifletilecek, ne de yüzlerine bakılacaktır.

 Diyanet İşleri (eski) = Lanette temellidirler, onlardan azab hafifletilmez ve onların azabı geciktirilmez.

 Diyanet Vakfi = Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar. Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır.

 Edip Yüksel = O durumda sürekli kalırlar. Azapları hafifletilmez ve ertelenmez.

 Elmalılı Hamdi Yazır = ebediyen onun altında kalırlar, ne azabları hafifletilir ne de kendilerine göz açtırılır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar, sonsuza kadar o lanetin altında kalırlar, ne azapları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar ebedi olarak onun altında kalırlar. Ne azabları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.

 Gültekin Onan = O durumda/Onda süresiz kalacaklardır. Azapları hafifletilmez ve ertelenmez/onlar gözetilmezler.

 Harun Yıldırım = Onun içinde sürekli kalıcıdırlar. Onlardan azap hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.

 Hasan Basri Çantay = Onun (o lâ'netin, yahud cehennemin) içinde ebedî kalıcıdırlar onlar. Onlardan âzab da hafifletilmez. Kendilerinin yüzlerine de bakılmaz.

 Hayrat Neşriyat = Orada (Cehennemde) ebedî olarak kalıcıdırlar! Onlardan ne azab hafifletilir, ne de onlara (özür dilemeleri üzere) mühlet verilir!

 İbni Kesir = Onun içinde temelli kalacaklardır. Onlardan ne azab hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.

 Kadri Çelik = Onda temelli kalıcılardır, onlardan azap hafifletilmez ve (özür dilesinler diye) kendilerine mühlet de verilmez.

 Muhammed Esed = Onlar bu halde kalacaklar; (ve) ne azapları hafifletilecek, ne de soluk almalarına imkan verilecek.

 Mustafa İslamoğlu = Onlar o lanetin içinde kalıcıdırlar: Onların ne azabı hafifletilecek, ne de kendilerine göz açtırılacaktır.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Orada ebedî bir halde kalacaklardır. Onlardan azab hafifletilmez ve kendilerine asla nazar olunmaz.

 Ömer Öngüt = Onlar ebedi olarak o lânetin içinde kalacaklardır. Onlardan azap hafifletilmez ve onlara mühlet de verilmez.

 Şaban Piriş = Onlar lanette temellidirler. Onlardan azap hafifletilmez ve onların yüzlerine bakılmaz.

 Sadık Türkmen = Orada ebedi kalacaklar; azapları hafifletilmeyecek ve onlara bakılmayacak da!

 Seyyid Kutub = Bunlar (sürekli lânetlenmiş olarak) orada ebediyen kalırlar. Ne azapları hafifletilir ve ne de kendilerine mühlet verilir.

 Suat Yıldırım = Onlar bu lânet içinde ebedî olarak kalırlar. Onların azapları hafifletilmeyeceği gibi, Kendilerine yeni bir mühlet de verilmez.

 Süleyman Ateş = Ebedi la'net içinde kalırlar. Ne kendilerinden azâb hafifletilir, ne de onlara fırsat verilir.

 Tefhim-ul Kuran = Onda (lanette) temelli kalıcıdırlar, onlardan azab hafifletilmez ve onlar gözetilmezler de.

 Ümit Şimşek = Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar; ne azapları hafifletilir, ne yüzlerine bakan olur.

 Yaşar Nuri Öztürk = Sürekli o lanetin içindedirler. Ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır.

 İskender Ali Mihr = (Onlar), onun (lânetin) içinde ebediyyen kalacak olanlardır. Onlardan azap hafifletilmez ve onlara bakılmaz.

 İlyas Yorulmaz = (Azapta) Devamlı kalıcıdırlar. Asla onlardan azap hafifletilmez ve onlara bakılmaz da.