Önceki Ayet Sonraki Ayet  
50. Sûre Kâf/2

 بَلْ عَجِبُوا أَن جَاءهُمْ مُنذِرٌ مِّنْهُمْ فَقَالَ الْكَافِرُونَ هَذَا شَيْءٌ عَجِيبٌ

  Bel acibû en câehum munzirun minhum fe kâlel kâfirûne hâzâ şey’un acîbun.

Kelime Karşılaştırma
bel : hayır
acibû : şaşırdılar
en câe-hum : onlara gelmesi
munzirun : bir uyarıcı
min-hum : onlardan, kendilerinden
fe : bunun üzerine
kâle : dedi
el kâfirûne : kâfirler
hâzâ : bu
şey’un : bir şey
acîbun : acayip, şaşılacak
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (1-2) Kâf. Şerefli Kur’ân’a andolsun ki kâfirler, aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu tuhaf bir şeydir!”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Hayır, onlar, içlerinden bir korkutucunun gelmesine şaşıp kaldılar da kâfirler, gerçekten de dediler, bu şaşılacak bir şey.

 Abdullah Parlıyan = İçlerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar. O Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler: “Bu ne tuhaf şey!” dediler.

 Adem Uğur = Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, kâfirler şöyle dediler: "Bu şaşılacak bir şeydir."

 Ahmed Hulusi = Bilakis aralarından bir uyarıcı onlara geldi diye hayret ettiler de, o hakikat bilgisini inkâr edenler şöyle dedi: "Bu çok acayip bir şey. . . "

 Ahmet Tekin = İçlerinden, kendilerine, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı, bir peygamber geldiğine doğrusu şaşırdılar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler:'Bu şaşılacak bir şeydir.'dediler.

 Ahmet Varol = Hayır, kendilerine içlerinden bir uyarıcı gelmesine hayret ettiler de o inkar edenler: 'Bu şaşılacak bir şeydir' dediler.

 Ali Bulaç = Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: "Bu şaşılacak bir şey" dediler.

 Ali Fikri Yavuz = Doğrusu (o Kureyşli) kâfirler, kendilerine içlerinden korkutucu bir peygamber geldiğine şaştılar da şöyle dediler: “- Bu, tuhaf bir şey!...

 Ali Ünal = Ne var ki (o müşrikler), kendi içlerinden bir uyarıcının onlara gelmesini tuhaf karşılamakta ve (gerçeği gizleyen) o kâfirler, “Bu”, demektedirler, “çok tuhaf bir şey.

 Bayraktar Bayraklı = Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, kâfirler şöyle dediler: “Bu şaşılacak bir şeydir.”

 Bekir Sadak = (2-3) Kafirler, aralarindan bir uyaricinin gelmesine sastilar da: «Bu sasilacak bir sey; oldugumuz ve toprak oldugumuz zaman dirilecek miyiz? Bu, ihtimali olmayan bir donustur» dediler.

 Celal Yıldırım = (2-3) Hayır, içlerinden kendilerine uyarıcı bir peygamberin gelmesine şaştılar da, kâfirler: «Bu şaşılacak şey!» dediler. «Biz öldüğümüz ve toprağa dönüştüğümüz zaman (tekrar dirilecek miyiz) ? Bu, uzak çok uzak bir dönüş!.

 Cemal Külünkoğlu = (1-2) Kâf. Şanlı ve şerefli Kur'an'a andolsun ki, inkârcılar aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: “Bu şaşılacak bir şeydir.”

 Diyanet İşleri (eski) = (2-3) Kafirler, Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da: 'Bu şaşılacak bir şey; öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman dirilecek miyiz? Bu, ihtimali olmayan bir dönüştür' dediler.

 Diyanet Vakfi = Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da, kâfirler şöyle dediler: «Bu şaşılacak bir şeydir.»

 Edip Yüksel = İçlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesini tuhaf karşıladılar! Kafirler, 'Bu tuhaf bir şey' dediler,

 Elmalılı Hamdi Yazır = Doğrusu şaştılar da kendilerine içlerinden korkutucu bir Peygamber geldiğine dediler ki kâfirler bu acîb bir şey

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Doğrusu kendilerine içlerinden korkutucu bir peygamber geldiğine şaştılar da kafirler dediler ki: «Bu şaşılacak şey!

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Doğrusu kâfirler kendi içlerinden uyarıcı bir peygamber geldiğine şaşırdılar da dediler ki: «Bu şaşılacak bir şeydir!

 Gültekin Onan = Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: "Bu şaşılacak bir şey" dediler.

 Harun Yıldırım = Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kafirler: “Bu, şaşılacak bir şeydir.” dediler.

 Hasan Basri Çantay = Bil'akis o kâfirler, kendilerine içlerinden inzâr edici (bir peygamber) geldi diye, hayrete düşdüler de «Bu, dediler, şaşılacak bir şey».

 Hayrat Neşriyat = Bil'akis kendilerine içlerinden bir korkutucu gelmesine hayret ettiler de, o kâfirler dedi ki: 'Bu, şaşılacak bir şeydir!'

 İbni Kesir = Aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da o kafirler: Bu, şaşılacak bir şey, dediler.

 Kadri Çelik = Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar da o kâfirler, “Bu (diriliş) şaşılacak bir şey!” dediler.

 Muhammed Esed = Onlar içlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesine şaştılar; ve bu hakikat inkarcıları: "Ne tuhaf bir şey bu!" diyorlar,

 Mustafa İslamoğlu = Ama nerde! Onlar içlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesine şaştılar ve işte bu kafirler dediler ki: "Bu ne acayip bir iş!

 Ömer Nasuhi Bilmen = (1-2) Kâf. Ve bereketi pek ziyâde olan Kur'an hakkı için. Habibim! O kâfirler, seni tasdik etmediler. Belki kendilerinden bir korkutucu gelmesinden teaccüb ettiler. O kâfirler dedi ki: «Bu şaşılacak bir şey.»

 Ömer Öngüt = Aralarından bir uyarıcının gelmiş olmasına şaştılar da, kâfirler şöyle dediler: "Bu şaşılacak bir şey!"

 Şaban Piriş = Kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaşırdılar da, kafirler: Bu, acayip bir şey, dediler.

 Sadık Türkmen = Içlerinden kendilerine bir uyarıcı gelmesine hayret ettiler de, inkârcılar: “Bu acayip bir şeydir.

 Seyyid Kutub = Kafirler aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar da «Bu şaşılacak bir şeydir» dediler.

 Suat Yıldırım = (2-3) Doğrusu, onlar, kendilerinden birinin, uyarıp irşad etmek için gelmesine şaşırdılar da kâfirler: "Bu, ne tuhaf şey!" dediler, "Biz ölüp de toprak olduktan sonra mı dirileceğiz? Bu, aklın alamayacağı kadar uzak bir ihtimal!"

 Süleyman Ateş = İçlerinden bir uyarıcı gelmesine şaştılar da, o kâfirler: "Bu tuhaf bir şeydir" dediler.

 Tefhim-ul Kuran = Hayır, onlara kendilerinden bir uyarıcı korkutucunun gelmesine şaştılar da, o kâfirler: «Bu şaşılacak bir şey» dediler.

 Ümit Şimşek = Kâfirler içlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesine şaştılar da 'Bu ne acaip şey!' dediler.

 Yaşar Nuri Öztürk = İş sanıldığı gibi değil! Kendilerine içlerinden bir uyarıcı geldi diye şaştılar da şöyle dediler o küfre batanlar: "Acayip şey bu!"

 İskender Ali Mihr = Hayır, kendilerinden bir nezirin onlara gelmesine şaşırdılar. Bunun üzerine kâfirler: “Bu şaşılacak bir şey.” dediler.

 İlyas Yorulmaz = Onlar kendilerine içlerinden bir uyarıcı geldi diye şaşıp kaldılar. İnkâr edenler “Bu şaşılacak bir şey. ”