Önceki Ayet Sonraki Ayet  
54. Sûre Kamer/35

 نِعْمَةً مِّنْ عِندِنَا كَذَلِكَ نَجْزِي مَن شَكَرَ

  Ni’meten min indina, kezâlike neczî men şeker(şekere).

Kelime Karşılaştırma
ni’meten : bir ni’met olarak
min indi-nâ : katımızdan
kezâlike : işte böyle
neczî : cezalandırırız, mükâfatlandırırız
men şekere : şükreden kimseyi
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (34-35) Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgâr gönderdik. Yalnız Lût’un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Katımızdan bir nîmet olarak; işte böyle mükâfatlandırırız şükredeni.

 Abdullah Parlıyan = katımızdan bir nimet olarak. İşte biz şükredenleri böyle mükafatlandırırız.

 Adem Uğur = Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.

 Ahmed Hulusi = İndîmizden bir nimet olmak üzere. . . Şükredeni işte böyle cezalandırırız!

 Ahmet Tekin = Tarafımızdan bir lütuf olarak kurtardık. Şükredenleri biz böyle mükâfatlandırırız.

 Ahmet Varol = Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte şükredeni böyle mükafatlandırırız.

 Ali Bulaç = Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.

 Ali Fikri Yavuz = Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte (iman ve itaat etmek suretiyle nimetimize) şükür edeni, böyle mükâfatlandırırız.

 Ali Ünal = Tarafımızdan bir nimet olarak. Kim şükrederse, onu işte böyle kurtarırız.

 Bayraktar Bayraklı = (34-35) Lût ailesi hariç, biz de onların üzerine taş yağdırdık. Katımızdan bir nimet olarak, Lût ailesini seher vakti kurtardık. Şükredenleri işte böyle ödüllendiririz.

 Bekir Sadak = Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.

 Celal Yıldırım = (34-35) Bunun için biz, üzerlerine taş (yağmuru yağdıran bir kasırga) gönderdik; ancak Lût ailesini katımızdan bir nîmet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredeni biz böyle mükâfatlandırırız.

 Cemal Külünkoğlu = (34-35) Biz de hepsinin üzerine taş savuran bir fırtına gönderdik. Yalnız Lût'un ailesini (iki kızını) katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız.

 Diyanet İşleri (eski) = (34-35) Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar gönderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarını, katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredene işte böyle mükafat veririz.

 Diyanet Vakfi = (34-35) Biz de üstlerine taş (yağdıran bir fırtına) gönderdik. Ancak Lût ailesi müstesna, katımızdan bir nimet olarak onları seher vaktinde kurtardık. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.

 Edip Yüksel = Katımızdan bir iyilik olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Tarafımızdan bir ni'met olarak, işte şükredeni böyle karşılarız

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Tarafımızdan bir nimet olarak! İşte şükredeni böyle karşılarız.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükafatlandırırız.

 Gültekin Onan = Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.

 Harun Yıldırım = Tarafımızdan bir nimet olmak üzere. İşte biz, şükredenleri böyle mükafatlandırırız.

 Hasan Basri Çantay = Tarafımızdan bir ni'met olarak. İşte şükredenleri biz böyle mükâfatlandırırız.

 Hayrat Neşriyat = (34-35) Şübhesiz ki biz, onların üzerine (taş yağdıran) bir kasırga gönderdik; ancak Lût âilesi müstesnâ. Tarafımızdan bir ni'met olarak onları (karısı hâriç) bir seher vaktinde kurtardık. İşte şükreden(ler)i böyle mükâfâtlandırırız!

 İbni Kesir = Katımızdan bir nimet olarak. İşte Biz; şükredeni böyle mükafatlandırırız.

 Kadri Çelik = Tarafımızdan bir nimet olarak (kurtardık). İşte biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.

 Muhammed Esed = katımızdan bir nimet olarak; işte biz şükredenleri böyle ödüllendiririz.

 Mustafa İslamoğlu = katımızdan bir nimet olarak: şükredenleri Biz işte böyle ödüllendiririz.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Bizim tarafımızdan bir nîmet olarak, işte şükredeni öylece mükâfaatlandırırız.

 Ömer Öngüt = Katımızdan bir rahmet olarak. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.

 Şaban Piriş = Katımızdan bir nimet olarak. Şükredenleri işte böyle ödüllendiririz.

 Sadık Türkmen = Katımızdan bir nimet olarak, şükreden kimseyi işte böyle mükâfatlandırırız.

 Seyyid Kutub = Tarafımızdan sunulmuş bir nimet olarak. Biz şükredenleri işte böyle ödüllendiririz.

 Suat Yıldırım = (34-35) Biz de Lût’un ailesi dışında, hepsinin üzerine taş savuran bir fırtına gönderdik. Onları ise, tarafımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredenleri Biz böyle ödüllendiririz.

 Süleyman Ateş = Katımızdan bir ni'met olarak. Biz şükredeni böyle mükâfâtlandırırız.

 Tefhim-ul Kuran = Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.

 Ümit Şimşek = Bu ise katımızdan bir nimet idi. Şükredeni Biz böyle ödüllendiririz.

 Yaşar Nuri Öztürk = Katımızdan bir nimet olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz biz.

 İskender Ali Mihr = Katımızdan bir ni’met olarak, şükreden kimseyi işte Biz, böyle mükâfatlandırırız.

 İlyas Yorulmaz = Bu bizden bir lütuftu. İşte biz, şükredenleri böyle mükafaatlandırırız.