Önceki Ayet Sonraki Ayet  
80. Sûre Abese/4

 أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَى

  Ev yezzekkeru fe tenfeahuz zikrâ.

Kelime Karşılaştırma
ev : veya
yezzekkeru : tezekkür eder, düşünür, öğüt alır
fe : böylece
tenfea-hu : ona fayda verir
ez zikrâ : zikir, öğüt
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Yahut da öğüt alacaktır da ondan faydalanacaktır.

 Abdullah Parlıyan = Yahutta kendisine hakikat hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti.

 Adem Uğur = Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak.

 Ahmed Hulusi = Yahut hatırlatılanı düşünecek de böylece o zikra (hatırlatma) kendisine fayda verecek!

 Ahmet Tekin = Yahut öğüt alacak da, o öğüt ona fayda verecek.

 Ahmet Varol = Yahut öğüt alacak ve öğüt ona yarar sağlayacaktır?

 Ali Bulaç = Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.

 Ali Fikri Yavuz = Yahud öğüd alacaktı da, o öğüt kendisine fayda verecekti.

 Ali Ünal = Veya (Allah’ın Mesajı üzerinde) düşünüp, yapılan tebliğ O’na daha bir fayda verecek?

 Bayraktar Bayraklı = (1-10) Kendisine âmâ geldi diye yüzünü ekşitti ve döndü. Sen nereden bileceksin, belki o arınacaktı? Yahut, öğüt dinleyecek de öğüt kendisine yarayacaktı. Kendisini yeterli görüp tenezzül etmeyene gelince; sen ona yöneliyorsun. Onun arınmamasından sen sorumlu değilsin. Fakat koşarak sana gelen, saygı duyarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun. [719][720]

 Bekir Sadak = Yahut ogut alacakti da bu ogut kendisine fayda verecekti.

 Celal Yıldırım = (3-4) Ne bilirsin, belki o temizlenecek veya öğüt alacaktı da o öğüt ona fayda verecekti ?

 Cemal Külünkoğlu = (3-4) (Resulüm!) Onun halini sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden öğrenecekleriyle cehalet kirinden) temizlenecekti yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecekti.

 Diyanet İşleri (eski) = Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecekti.

 Diyanet Vakfi = (1-4) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.

 Edip Yüksel = Yahut ta öğüt alacak ve ona mesajın yararı dokunacaktı.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Veya öğüt belliyecek de o öğüt kendine fâide verecek

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Veya öğüt alacak da öğüt kendisine fayda verecek.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.

 Gültekin Onan = Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.

 Harun Yıldırım = Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt ona fayda verecekti.

 Hasan Basri Çantay = Yahud öğüd olacakdı da (senin) bu öğüd (ün) kendisine fâide verecekdi.

 Hayrat Neşriyat = (3-4) (Habîbim, yâ Muhammed!) Hâlbuki sana ne bildiriyor ki, belki o (günahlardan)temizlenecekti veya nasîhat alacak da bu nasîhat kendisine fayda verecekti!

 İbni Kesir = Yahut öğüt alacaktı da bu, kendisine fayda verecekti.

 Kadri Çelik = Ya da hatırlayıp kendine gelecek ve böylece bu hatırlama kendisine yarar sağlayacak?

 Muhammed Esed = yahut (hakikat) hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti.

 Mustafa İslamoğlu = veya alacağı öğütün kendisine yarar sağlayacağını?

 Ömer Nasuhi Bilmen = Yahut öğüt dinleyecek de kendisine o öğüt fâide verecektir.

 Ömer Öngüt = Yahut öğüt alacaktı da, bu öğüt kendisine fayda verecekti.

 Şaban Piriş = Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecektir.

 Sadık Türkmen = Ya da öğüt dinleyecek, bu da ona fayda verecek!..

 Seyyid Kutub = Yahut öğüt alacak da bu öğüt, kendisine fayda verecek.

 Suat Yıldırım = (3-4) Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı?

 Süleyman Ateş = Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak.

 Tefhim-ul Kuran = Ya da öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.

 Ümit Şimşek = Yahut öğüt alacak, öğütten faydalanacaktı.

 Yaşar Nuri Öztürk = Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak.

 İskender Ali Mihr = Veya öğüt alır, böylece bu öğüt ona fayda verir.

 İlyas Yorulmaz = Verdiğin öğüdü düşünecek ve öğüt ona fayda verecekti.