Önceki Ayet Sonraki Ayet  
21. Sûre Enbiyâ/61

 قَالُوا فَأْتُوا بِهِ عَلَى أَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُونَ

  Kâlû fe’tû bihî alâ a’yunin nâsi leallehum yeşhedûn(yeşhedûne).

Kelime Karşılaştırma
kâlû : dediler
fe’tû (fe a’tû) : öyleyse getirin
bi-hî : onu
alâ : üzerine, ...e
a’yuni : göz(ler)
en nâsi : insanlar
lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
yeşhedûne : şahit olurlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (Bir kısmı da) “O hâlde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Öyleyse dediler, onu halkın gözü önüne getirin de söylediği söze tanıklıkta bulunsunlar.

 Abdullah Parlıyan = “O'nu insanların gözü önüne getirin, mahkemesi ve cezalandırılması halk önünde olsun da, belki ona şahit olunca, ondan ibret alırlar.”

 Adem Uğur = O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.

 Ahmed Hulusi = Dediler ki: "Onu tutuklayıp halkın gözleri önüne getirin ki, herkes olaya şahit olsun. "

 Ahmet Tekin = 'O halde onu halkın gözü önüne çıkarın. Olur ki, onu teşhis ederler.' dediler.

 Ahmet Varol = Dediler ki: 'Öyleyse onu insanların gözlerinin önüne getirin. Olur ki onlar da şahit olurlar!'

 Ali Bulaç = Dediler ki: "Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar."

 Ali Fikri Yavuz = (Nemrud ve kavminin ileri gelenleri şöyle) dediler: “- Öyle ise, onu insanların gözleri önüne getirin, belki (yaptığı işe) şahidlik ederler.”

 Ali Ünal = “Öyleyse,” dedi diğerleri, “getirin onu halkın önüne; (bakarsınız suçunu itiraf eder de,) aleyhinde şahit olurlar!”

 Bayraktar Bayraklı = “O halde, onu hemen insanların gözü önüne getirin, belki şâhitlik ederler” dediler.

 Bekir Sadak = (60-61) Bazilari: «Ibrahim denen bir gencin onlari diline doladigini duymustuk» deyince, «O halde bunlarin sahidlik edebilmeleri icin onu halkin gozu onune getirin» dediler.

 Celal Yıldırım = Bunların şahitlik etmeleri ic!n onu halkın önüne getirin, dediler.

 Cemal Külünkoğlu = “Haydi, getirin onu halkın huzuruna ki çekeceği cezaya onlar da şahit olsun” dediler.

 Diyanet İşleri (eski) = (60-61) Bazıları: 'İbrahim denen bir gencin onları diline doladığını duymuştuk' deyince, 'O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu halkın gözü önüne getirin' dediler.

 Diyanet Vakfi = O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.

 Edip Yüksel = 'Onu kamunun huzuruna çıkarın ki tanık olsunlar,' dediler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Haydin dediler: getirin onu nâsın gözleri önüne belki şehadet ederler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = hadi onu halkın gözleri önüne getirin, belki (onlar da aleyhinde) şehadet ederler.» dediler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «O halde onu insanların gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) şahidlik ederler» dediler.

 Gültekin Onan = Dediler ki: "Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar."

 Harun Yıldırım = Dediler ki: “Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona şahid olsunlar.”

 Hasan Basri Çantay = Dediler: «O halde onu insanların gözleri önüne getirin. Olur ki onlar da (aleyhinde) şâhidlik ederler».

 Hayrat Neşriyat = 'Öyle ise onu insanların gözü önüne getirin; belki (onun yaptığına) şâhidlik ederler' dediler.

 İbni Kesir = Dediler ki: O halde bunların şahidlik edebilmeleri için onu insanların gözleri önüne getirin.

 Kadri Çelik = Dediler ki: “Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler.”

 Muhammed Esed = (Berikiler:) "Onu insanların karşısına çıkarın, (aleyhine) tanıklık etsinler!" dediler.

 Mustafa İslamoğlu = (Diğerleri) dediler ki: "Onu insanların önüne çıkarın; belki görgü şahitliği yapacak birileri çıkar!"

 Ömer Nasuhi Bilmen = «Haydin dediler. O'nu nâsın gözleri önüne getiriniz; umulur ki onlar şehâdette bulunurlar.»

 Ömer Öngüt = Dediler ki: “O halde onu hemen insanların gözü önüne getirin, belki şâhitlik ederler. ”

 Şaban Piriş = -Şahitlik etmeleri için onu halkın gözü önüne getirin, dediler.

 Sadık Türkmen = (diğerleri) dediler ki: “Derhal, onu insanların gözleri önüne getirin, onlar da şahit olsunlar.”

 Seyyid Kutub = O halde onu yakalayıp halkın karşısına getiriniz ki, herkes bu suçunun tanığı olsun dediler.

 Suat Yıldırım = "Haydin, dediler, getirin onu halkın huzuruna ki çekeceği cezaya onlar da şahit olsunlar."

 Süleyman Ateş = "Onu insanların gözü önüne getirin de (nasıl cezâlandırılacağına) tanık olsunlar" dediler.

 Tefhim-ul Kuran = Dediler ki: «Öyleyse, onu insanların gözü önüne getirin ki ona (nasıl bir ceza vereceğimize) şahid olsunlar.»

 Ümit Şimşek = 'Öyleyse onu halkın önüne çıkarın da başına geleceklere herkes şahit olsun' dediler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Dediler: "Halkın gözleri önüne getirin onu ki, açıkça görebilsinler."

 İskender Ali Mihr = “Öyleyse onu, insanların gözü önüne getirin! Böylece onlar şahit olurlar.” dediler.

 İlyas Yorulmaz = “İbrahim’i insanların karşısına getirin, belki İbrahim’in putları kırdığına dair şahitlik eden birisi bulunur. ” dediler.