Önceki Ayet Sonraki Ayet  
26. Sûre Şu’arâ/96

 قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ

  Kâlû ve hum fîhâ yahtesımûn(yahtesımûne).

Kelime Karşılaştırma
kâlû : dediler
ve hum : ve onlar
fî-hâ : orada
yahtesımûne : hasım olarak (düşmanca) çekişirler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler:

 Abdulbaki Gölpınarlı = Orada birbirleriyle çekişerek derler ki.

 Abdullah Parlıyan = O gün orada, onlar birbiriyle çekişerek derler ki:

 Adem Uğur = Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:

 Ahmed Hulusi = Onlar orada tartışarak dediler ki:

 Ahmet Tekin = Orada birbirleriyle çekişirlerken, şöyle derler:

 Ahmet Varol = Orada (putlarıyla) çekişerek derler ki:

 Ali Bulaç = Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:

 Ali Fikri Yavuz = Kâfirler, putları ve öncüleriyle cehennemde çekişirlerken, birbirlerine şöyle demektedirler:

 Ali Ünal = Orada birbirlerini suçlamaya başlarlar. (Sapkın isyankârlar,) der:

 Bayraktar Bayraklı = (96-102) Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır. Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”

 Bekir Sadak = (96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

 Celal Yıldırım = Orada tartışıp çekişerek derler ki:

 Cemal Külünkoğlu = (96-97) Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler: “Allah'a Andolsun ki biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

 Diyanet İşleri (eski) = (96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler.

 Diyanet Vakfi = Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler:

 Edip Yüksel = Orada çekişerek şöyle konuşacaklar:

 Elmalılı Hamdi Yazır = (95-96) Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = onun içinde birbirleriyle çekişirlerken şöyle demektedirler:

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (95-96) Ve bütün o İblis orduları onun içinde birbirleriyle çekişirlerken dediler ki:

 Gültekin Onan = Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:

 Harun Yıldırım = Onlar orada tartışarak derler ki:

 Hasan Basri Çantay = Orada birbiriyle çekişerek şöyle dediler:

 Hayrat Neşriyat = (96-97) Onlar orada (putlarıyla) çekişerek derler ki: 'Allah’a yemîn olsun ki, (biz)elbette apaçık bir dalâlet içinde imişiz.'

 İbni Kesir = Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

 Kadri Çelik = Onda birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki.

 Muhammed Esed = O Gün orada onlar, birbirlerini suçlayarak derler ki:

 Mustafa İslamoğlu = Onlar orada birbirleriyle atışırken şöyle derler:

 Ömer Nasuhi Bilmen = (96-97) Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki: «Allah'a kasem olsun, biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz.»

 Ömer Öngüt = Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

 Şaban Piriş = Orada, birbirleriyle çekişerek, şöyle derler:

 Sadık Türkmen = Orada birbirleriyle çekişerek derler ki:

 Seyyid Kutub = Orada birbirleri ile tartışmaya tutuşarak derler ki,

 Suat Yıldırım = (96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"

 Süleyman Ateş = Onlar orada (putlarıyle) çekişerek derler ki:

 Tefhim-ul Kuran = Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:

 Ümit Şimşek = Cehennemde çekişip dururken derler ki:

 Yaşar Nuri Öztürk = Onun içinde birbiriyle çekişirlerken şöyle derler:

 İskender Ali Mihr = Onlar (taptıkları şeyler ve onlara tapanlar) orada hasım olarak (düşmanca çekişerek) dediler ki…

 İlyas Yorulmaz = Onlar ateşin içinde birbirlerini suçlayarak derler ki.