Önceki Ayet Sonraki Ayet  
26. Sûre Şu’arâ/97

 تَاللَّهِ إِن كُنَّا لَفِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ

  Tallâhi in kunnâ le fî dalâlin mubîn(mubînin).

Kelime Karşılaştırma
tallâhi : Allah’a yemin olsun
in kunnâ : biz sadece olduk
le : elbette, mutlaka
: içinde
dalâlin : dalâlet
mubînin : apaçık
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Allah’a andolsun! Biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Allah hakkı için gerçekten de biz, apaçık bir sapıklık içindeydik.

 Abdullah Parlıyan = Allah şahittir ki, biz apaçık bir sapıklık içindeydik.

 Adem Uğur = Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

 Ahmed Hulusi = "Tallahi, kesinlikle apaçık bir sapkınlık içinde imişiz!"

 Ahmet Tekin = 'Vallahi biz, tamamen başımıza buyruk bir hayat, koyu bir cehalet, dalâlet ve bozuk düzen içindeymişiz.'

 Ahmet Varol = 'Allah'a andolsun, biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

 Ali Bulaç = "Andolsun Allah'a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz,"

 Ali Fikri Yavuz = “-Vallahi, doğrusu biz, açık bir sapıklık içinde idik.

 Ali Ünal = “Allah’a yemin olsun, gerçekten biz besbelli bir sapıklık içindeydik.

 Bayraktar Bayraklı = (96-102) Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır. Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”

 Bekir Sadak = (96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

 Celal Yıldırım = Allah'a yemin ederiz ki, bizler gerçekten açık bir sapıklık içinde idik.

 Cemal Külünkoğlu = (96-97) Orada onlar taptıklarıyla çekişerek şöyle derler: “Allah'a Andolsun ki biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

 Diyanet İşleri (eski) = (96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler.

 Diyanet Vakfi = Vallahi, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

 Edip Yüksel = 'ALLAH'a andolsun, biz gerçekten çok açık bir sapıklık içinde imişiz.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Tallahi biz doğrusu açık bir dalâl içinde imişiz

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Vallahi biz, doğrusu açık bir sapıklık içindeymişiz.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Vallahi biz, gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.»

 Gültekin Onan = "Andolsun Tanrı'ya, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz."

 Harun Yıldırım = “Andolsun Allah’a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz.”

 Hasan Basri Çantay = «Allaha andolsun, hakıykat biz apaçık bir sapıklık içinde idik».

 Hayrat Neşriyat = (96-97) Onlar orada (putlarıyla) çekişerek derler ki: 'Allah’a yemîn olsun ki, (biz)elbette apaçık bir dalâlet içinde imişiz.'

 İbni Kesir = Andolsun Allah'a ki; biz, apaçık sapıklıkta idik.

 Kadri Çelik = “Andolsun Allah'a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz”

 Muhammed Esed = "Allah şahittir ki, biz apaçık bir sapıklık içindeydik,

 Mustafa İslamoğlu = "Hayret vallahi! Her ne kadar, apaçık bir sapıklığın ortasına düşen biz isek de,

 Ömer Nasuhi Bilmen = (96-97) Ve onlar orada birbirleriyle husumette bulunarak diyecekler ki: «Allah'a kasem olsun, biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz.»

 Ömer Öngüt = “Vallahi biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz. ”

 Şaban Piriş = -Vallahi biz, açıkça sapıklıktaydık.

 Sadık Türkmen = “Allah’a yemin olsun biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz.

 Seyyid Kutub = Vallahi bizler apaçık bir sapıklığa saplanmıştık.

 Suat Yıldırım = (96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"

 Süleyman Ateş = "Vallahi biz apaçık bir sapıklık içinde imişiz!"

 Tefhim-ul Kuran = «Andolsun Allah'a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz,»

 Ümit Şimşek = 'Allah'a yemin olsun, apaçık bir sapıklık içindeymişiz.

 Yaşar Nuri Öztürk = (96-102) Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır. Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”

 İskender Ali Mihr = Allah’a yemin olsun ki, biz mutlaka apaçık bir dalâlet içindeydik.

 İlyas Yorulmaz = “Allah’a yemin olsun ki biz açıkça bir sapkınlık içerisinde idik. ”