Önceki Ayet Sonraki Ayet  
26. Sûre Şu’arâ/98

 إِذْ نُسَوِّيكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ

  İz nusevvîkum bi rabbil âlemîn(âlemîne).

Kelime Karşılaştırma
iz : olmuştu
nusevvî-kum : sizi eşit tutuyoruz
bi : ile
rabbi : Rabbi
el âlemîne : âlemler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = “Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Sizi, âlemlerin Rabbiyle bir tuttuğumuz zaman.

 Abdullah Parlıyan = Çünkü sizin gibi yaratılmış varlıkları, alemlerin Rabbıyla bir tutuyorduk.

 Adem Uğur = Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk.

 Ahmed Hulusi = "Hani sizi Rabb-ül âlemîn ile eşit kılmıştık. "

 Ahmet Tekin = 'Biz, sizi, âlemlerin bütün varlıkların Rabbi ile eşit tutuyor muşuz?'

 Ahmet Varol = Çünkü sizi alemlerin Rabbine eşit tutuyorduk.

 Ali Bulaç = "Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.

 Ali Fikri Yavuz = Çünkü (ey putlar), sizi âlemlerin Rabbine denk tutuyorduk.

 Ali Ünal = “Sizi Âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.

 Bayraktar Bayraklı = (96-102) Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır. Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”

 Bekir Sadak = (96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

 Celal Yıldırım = Çünkü sizi, âlemlerin Rabbı ile eşit seviyede tutuyorduk.

 Cemal Külünkoğlu = Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.

 Diyanet İşleri (eski) = (96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler.

 Diyanet Vakfi = Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk.

 Edip Yüksel = 'Çünkü sizi evrenlerin Rabbine denk tutuyorduk.'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Çünkü sizi rabbül'âlemîn seviyyesinde tutuyorduk

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Çünkü sizi alemlerin Rabbi seviyesinde tutuyorduk.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk.»

 Gültekin Onan = "Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin rabbiyle eşit tutuyorduk."

 Harun Yıldırım = “Çünkü sizi alemlerin rabbi ile eşit tutuyorduk.”

 Hasan Basri Çantay = «Çünkü sizi aalemlerin Rabbi ile bir seviyyede tutuyorduk».

 Hayrat Neşriyat = 'Çünki, sizi âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk.'

 İbni Kesir = Hani biz, sizi alemlerin Rabbı ile bir tutmuştuk.

 Kadri Çelik = “Çünkü sizi âlemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.”

 Muhammed Esed = çünkü, siz(in gibi yaratılmış varlıklar)ı alemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk;

 Mustafa İslamoğlu = o zaman sizi alemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk;

 Ömer Nasuhi Bilmen = «Çünkü biz sizi (ey putlar) Âlemlerin Rabbine müsavî tutuyorduk.»

 Ömer Öngüt = “Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk. ”

 Şaban Piriş = Çünkü sizi evrenin sahibi ile eşit tutmuştuk.

 Sadık Türkmen = Biz o zaman sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk!

 Seyyid Kutub = Çünkü sizleri alemlerin Rabb'ine denk tutmuştuk.

 Suat Yıldırım = (96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"

 Süleyman Ateş = "Çünkü sizi âlemlerin Rabbine eşit tutuyorduk."

 Tefhim-ul Kuran = «Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk.

 Ümit Şimşek = 'O vakit sizi Âlemlerin Rabbiyle bir tutuyorduk.

 Yaşar Nuri Öztürk = "Çünkü sizi âlemlerin Rabbi'yle aynı düzeyde tutuyorduk."

 İskender Ali Mihr = Âlemlerin Rabbi ile sizi (putları) bir tutuyorduk.

 İlyas Yorulmaz = (Kendilerini azdıranlara) “Biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutuyorduk. ”